Yargıtay’dan sıfır araç sahiplerini müjde gibi karar – SON TV

Davacı R.D. “2020 model aracı sıfır olarak 23.09.2020 tarihinde 175 bin lira bedelle davalı otomobil firmasından satın aldığını, aracı satın aldıktan kısa süre sonra aracın kapılarından şüphelenmeye başladığını, bu nedenle 10.10.2020 ve 21.10.2020 tarihinde iki farklı ekspertiz şirketinden rapor aldığını, bu raporlara göre aracın dört kapısının da sökülüp takıldığının tespit edildiğini, davalının bu işlemi kendisinden sakladığını, aracın bu haliyle gizli ayıplı olduğunu, davalının kapıların sökülerek takıldığını kabul ettiğini ancak aracın misli ile değişim talebini kabul etmediğini” iddialarında bulunarak dava açtı.

Davalı ise iddia edildiği gibi dava konusu aracın kapılarının sökülüp takılmadığını, davacının geçen süre zarfında aracı kullandığını belirtti.

Mahkeme, davanın kabulü ile, dava konusu aracın ayıpsız misli bir araç ile değiştirilmesine karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verdi. Hüküm, temyiz edildi.

Temyiz incelemesine bakan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi hükmü bozarken kararında şu ifadelere yerverdi: “Davacı 23.09.2020 tarihinde aracı satın almış, 10.10.2020 ve 21.10.2020 tarihinde alınan ekspertiz raporları ile aracın dört kapısının da sökülüp takıldığını satış tarihinden sonra çok kısa bir süre içerisinde tespit etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya çerçevesine göre, davacının davalıdan sıfır olarak satın aldığı aracın dört kapısının da sökülüp takıldığı, bu durumun aracın ekonomik değerini düşüren gizli ayıp niteliğinde olduğu, buna göre davacının 6502 sayılı Kanun’un 11/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini talep edebileceği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair karar verilmiş olması doğru değildir. Bu durumda bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış bulunduğundan yeniden esas hakkında karar verilmek üzere, hüküm bozulmalıdır.”

Kaynak: SON TV