Sloganı bul altını kap!..

Cumhurbaşkanı bir süre önce, ‘yoksullukta sabır’ önermişti. Siyasette olduğu gibi artık eğitimde de, kötü gidişin sloganlarla yönetileceği bir algı süreci başladı. Yoksul ile zengin öğrencinin eğitime erişiminde fark 20,5 kata çıkınca, hızla harekete geçildi. Eğitim Bakanlığı, ulusal bir slogan yarışması bile açtı. Yarışma aslında bir süre önce EBA çöktüğünde Bakan Ziya Selçuk’un, “Bu bizim için olumlu bir haber. Çünkü, inanılmaz talep var” sözlerinin gülünç ya da safça bir sevinç çığlığı değil eğitimde algı yönetiminin ilk adımı olduğunu gösterdi.

OKULLAR SIFIRLANDI

Öğretmen, öğrenci, veli, akademisyen, özel okul patronları, muhalefet, iktidar hatta cumhurbaşkanı bile eğitimden şikayetçi… Şikayetler salgında artsa da, eğitimin en temel sorunu devletin eğitimden çekilmesidir. Devletin açtığı her boşluk ideolojik, dini, siyasi, ticari çıkar gruplarınca doldurdu. Hatalı her kararla, toplumsal eşitsizlik de büyüdü. Danışılan-danışılmayan binlerce kişinin diplomalı-diplomasız olmasına bakılmaksızın devlete atanması, okullardaki tüm öğretilerin doğruluğunu sıfırladı. Ülke insanı, çocuklarının eğitimle kurtulacağına dair inancını yitirdi. Kovid-19 süreci, bu çarpıklığı sadece görünür kıldı.

İKTİDAR BİLİYORDU

Yoksul ile zengin arasındaki eğitime erişim uçurumunu en iyi iktidar biliyordu. Çünkü, Dünya Eğitim Kalite Endeksi’nde Türkiye, 137 ülke içinde 99. olabildi. Katar bile eğitim kalitesiyle Türkiye’nin önüne geçerken, Malezya, Endonezya, İran, Pakistan’ın da gerisinde kalındı. Cumhurbaşkanlığı, 2020-2022 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Mali Plana, “Eğitimde Kalite Endeksi” oluşturulması yönünde ilk kez 2019 Ekim ayında karar aldı. Eğitimde adaletli bir sistem olmadığını açıkça kabul eden AKP, öğrenciler, okullar ve bölgeler arasında mali farklılığı bitirmek için “Dezavantajlı okullara, pozitif ayrımcılık” yapılmasını bile raporladı. Eğitim reformu yapılmadan, 11. Kalkınma Planı hedeflerine asla ulaşılamayacağını da belirttiler.

ADALETİNİZ BATSIN

Kovid-19 salgını hiç yokken yapılan bu plan, sonra hiç uygulanamadı. 2020 yılı OECD Yaşam Endeksi’nde, 41 ülke içinde Türkiye 38’inci oldu. İktidar, yaşam kalitesindeki düşüşün sebebinin kalitesiz ve adaletsiz eğitim olduğunu bilse de, sustu. OECD bu kez, ‘Kovid-19 Salgınında Eğitim Raporu’nu açıkladı. Türkiye, ‘eğitim ve ev ödevleri için kullanabileceği bilgisayarı olan öğrenciler’ sıralamasında 77 ülke içinde 64’üncüydü. Adaletsizliği görmek için uluslararası sıralamalara da ihtiyaç yok. 18 milyon öğrenciden 6 milyonu halen bilgisayarı ve interneti olmadığı için uzaktan eğitim alamıyor. Ama, yılbaşından sonra EBA’ya bağlanma sürelerine göre ders notu alacaklar.

DAMDAKİ ÇOCUKLAR

Yoksulun çocuğu derslere adil ulaşamadığı gibi adil sınav notu da alamayacak. Hakkari’deki Oğul Köyü ahır damlarında internet arayan, eğitime bağlanamayan çocukların gözlerinin içine yüreği yeten baksın. 212 milyar liralık bütçeli MEB, işte bu adaletsizlikleri çözmek yerine eğitimi algıyla yönetmek için harekete geçti. Niğde 15 Temmuz Şehitleri Spor Lisesi, “Gençler Pandemi Sürecinde Yeni Slogan Arıyor” yarışması için Bakanlığa başvurdu. Ortaöğretim Genel Müdürü Cengiz Mete, Bakan Selçuk adına başvuruyu onayladı. Dağ, tepe, köy, kasaba herkese duyuruldu. Slogan yarışmasına 15 Ocak’a kadar başvurulabilecek. Şartnamesi bile var. Sloganlar alıntı/çalıntı olmayacak. Kazanan, cumhuriyet altınını kapacak.

MEB OTUR SIFIR

Bakanlığı bu eşsiz çabasında (!) yalnız bırakmak olmazdı. “Salgında eğitimi bir sloganla özetlemek isteseydiniz, sloganınız ne olurdu?” diye sosyal medyadan sorduk. Altın dağıtmadık. Öğrenci, öğretmen ve veliler her biri altından değerli analizler içeren yüzlerce slogan gönderdi. En insaflıları şöyle: “MEB otur sıfır.” “Eğitimde şahtık, şahbaz olduk.” “Uzaktan eğitim, eğitime uzak.” “Eğitim 10 numaraydı şimdi 100 numara oldu.” “Bakan eğitime uzaktan bakıp, yüz yüze gibi yapıyor.” “Salgın bahane, rejimin eğitimle dansı şahane.” “Ben imkansız eğitim için yaratılmışım.” “Eğitim eşitsizliği çığ olup, yoksulu ezdi.” “Salgın kapıdan girdi, eğitim bacadan çıktı.” “Sen gülerken Ziyacığım, biz yandık.” “Hocam sesim geliyor mu? Hocam!..”

Kaynak: Sözcü