Bu haliyle aynı maden suyunun Aydın Halk Sağlığı laboratuvarında yapılan analiz sonrasında arsenik miktarının “Uygunsuz” çıktığı fakat 10 kat yüksek hassasiyetle analiz yapılan Ulusal Halk Sağlığı Referans Laboratuvarı’nda ise “Uygun” olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan Kızılay İçecek tarafından yapılan açıklamada; “Son 5 yılın verisi olarak, tüm Türkiye’deki satış noktalarını kapsayacak şekilde maden sularımızdan 416 adet numune alınmış; fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analize tabi tutularak uygunluğu teyit edilmiştir. Son olarak, işletmemizde yapılan denetimlerde konuya dair herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmediği gibi, arsenik, ağır metal ve diğer kimyasal parametreler sebebiyle cezai yaptırım, ürün toplatma ya da bir üretim faaliyet ara verme işlemi gerçekleşmemiştir.” ifadeleriyle 2019 yılından bu yana ürünlerde herhangi bir sorun ya da uygunsuzluk olmadığı açıklanmıştır.

Kızılay İçecek açıklamasında son olarak 21.03.2023 tarihinde Kızılay İçecek A.Ş., kurum yöneticileri ve Kızılay Maden Suyu markasına ilişkin sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde paylaşılan haberlerle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu açıklanmıştır. Kızılay İçecek tarafından yapılan açıklamada; “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle gerçekleştirildiği, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün sınırlarını aşan, demokratik toplumun gerekleriyle bağdaşmayan, kamu güvenliğini, kamu sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde haber verme hakkını kötüye kullanmak suretiyle yanıltıcı haber yapmaları sebebiyle hem Türkiye Kızılay Derneği hem de Kızılay İçecek A.Ş. tarafından şikayet süreçleri başlatılmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.

Kızılay İçecek böylelikle hem haberde bahsi geçen ve arsenik açısından uygun bulunmayan analiz raporlarını doğrularken, hem de bu haberlerin “yanıltıcı” olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu açıklamaktadır. Halkı endişe, korku ve paniğe sürükleyen aslında bu ve benzeri kurum ve kurumlara bağlı firmaların zamanında doyurucu ve kamuoyunu aydınlatıcı açıklama yapmamalarından kaynaklandığını idrak etmeleri gerekmektedir. Ortada kabul edilen bir “uygunsuz” analiz raporu varken, bu analiz raporu da Türkiye Cumhuriyeti’nin bir halk sağlığı laboratuvarından çıkmışken, çıkıp da bu analiz raporunu baz alan haber ve yayınlara yanıltıcı ya da halkı endişeye sürüklüyor diye suç unsuru gibi göstermek de demokratik ve hukuk devlet düzenine aykırı değil midir?