Kamuoyundan tepki çeken kararın gerekçesinde, “Böylelikle tanık Ceren’in aşamalarda alınan yeminli beyanları, maktulün kız kardeşi Sibel Gültekin’in mahkememizce hükme esas alınan Ula İlçe Jandarma Komutanlığında alınan beyanı, taraflar arasında para yatırma tarihleri dışında hiçbir görüşme bulunmadığı ve maktulün hesabına kartsız para yatırma işlemlerinin sanık tarafından gerçekleştirildiği hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde; maktulün sanık Cemal Metin’i aralarındaki evlilik dışı ilişkiyi eşine ve çevresine söyleyeceğinden bahisle tehdit ederek sanık Cemal Metin’den menfaat temin ettiği, maktulün söz konusu eylemlerinin öğretide ve yargısal içtihatlarda açıklama tehdidi ile menfaat temini olarak tanımlanan TCK’nın 107. maddesinde düzenlenen şantaj suçunu oluşturduğu, TCK’nın 107. maddesinde düzenlenen ve konusu suç oluşturan fiillerin ise haksız bir davranış olduğunun izahtan vareste olduğu, sanık Cemal Metin’in de maktulün söz konusu haksız fiil içeren davranışlarından duyduğu öfke ile maktule yönelik söz konusu suçu işlediği dikkate alındığında mahkememiz yargılamasına konu somut olayda TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulama şartlarının tamamının gerçekleştiğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde sabit olduğu gözetilerek mahkemece sanık hakkında verilen cezada TCK’nın 29. maddesi uyarınca indirim yapılmıştır.”denildi.
Kararda, TCK’nın 82/1-b maddesinde düzenlenen canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme
unsuru yönünden yapılan değerlendirmeye ilişkin şu satırlara yer verildi:Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede ve Muğla Cumhuriyet Savcısıncaverilen mütalaada sanık Cemal Metin Avcı hakkında TCK’nın 82/1-b maddesinin tatbiki talep edilmiştir. Canavarca hisle öldürme unsuru yönünden yapılan değerlendirmede,
TCK’nın 82/1-b maddesinde düzenlenen canavarca his kavramı içerisinde yer alan eylemler çeşitli
yargısal kararlarda vurgulandığı üzere sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk
almak için öldürmek, insanı kurban etmek gibi duyguların etkisi altında gerçekleştirilen eylemlerdir.
Mahkememiz yargılamasına konu somut olayda ise taraflar arasında önceye dayalı tanışıklık ve
anlaşmazlıklar bulunduğu gözetildiğinde sanık Cemal Metin’in az yukarıda da açıklandığı üzere sırf
öldürmüş olmak için öldürme veya ölenin acısından zevk alma veya öleni kurban etme gibi bir düşünce
içerisinde hareket ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından mahkeme somut olayda söz konusu
nitelikli halin uygulama şartlarının gerçekleşmediğini kabul etmiştir. Eziyet çektirerek öldürme unsuru yönünden yapılan değerlendirmede: Söz konusu unsurun gerçekleştiğinin kabulü için ise maktulün hemen öldürülmemesi, belirli bir süre
acı çektirilerek öldürülmesinin gerektiği, maktulü öldürme olanağı bulunan failin hemen öldürmeyi
gerçekleştirmemesi, ölüm sonucunu meydana getirmede zorunlu olmayan şekilde maktule eziyet etmesi
gerekmektedir. Yakarak öldürme fiilleri kural olarak söz konusu bent kapsamında değerlendirilmektedir ancak fiili gerçekleştirmeye yönelik olmayıp cesedi ve delilleri yok etmeye yönelik davranışlar bu bent kapsamında
değil ancak diğer unsurlarla birlikte TCK’nın 62 maddesi kapsamında değerlendirilebilecektir.
Söz konusu açıklamalar ışığında somut olay yönünden yapılan değerlendirmede,
Maktul hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Üst Kurulunca düzenlenen 20/05/2021 günlü raporda
ve sonrasında düzenlenen ek raporlarda maktulün saçlı deri altı hematomunda %14,9 karboksihemoglobin
tespit edildiği dikkate alındığında kişinin hayatta iken yangına maruz kaldığının kabulü gerektiği belirtilmiş
ise de, söz konusu raporda ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 30/10/2020 tarihli
mütalaasında da belirtildiği üzere sanığın maktulün boynuna yaptığı baskının ve bu durumun maktulde
mekanik asfiksiye neden olup tek başına ölüm neticesini gerçekleştirebileceğinin belirtildiği, sanık Cemal
Metin ve maktulün olay günü saat 15:00 sıralarında yayla evine girdikleri ve sanığın maktule yönelik eylemi
gerçekleştirdikten sonra maktulü varilin içerisine koyup yakmaya çalıştığı ancak varilin tutuşmaması
üzerine yayla evinden çıktığı ve planı doğrultusunda maktulün cep telefonunun sinyal vermesi için önce
Keyif Oturağına daha sonra ise maktulün yaşadığı Akyaka Mahallesine gittiği, daha sonra yayla evine
döndüğü, daha sonra üzerindeki kıyafetleri değiştirmek ve yıkamak için kendi evine gittiği, Muslihittin
Mahallesinde bulunan akaryakıt istasyonuna benzin almaya gittiği, dikkate alındığında sanık Cemal
Metin’in maktulle birlikte yayla evine girdikten hemen sonra maktulün boğazını sıkarak maktulü öldürmeye
kalktığı ve eylemini bir an önce tamamlamak istediği, eziyet çektirme kastının bulunması halinde uzunsüre
eylemini devam ettirmesinin gerektiği, sanığın profesyonel bir sağlık personeli olmadığı da gözetildiğinde
maktulün boğazını ölümü gerçekleştirecek nitelikte kırık oluşmasına neden olacak kadar sıktıktan sonra
maktulün henüz ölmemiş olduğunu bilemeyebileceği, sanığın maktule yönelik yakma fiilini
gerçekleştirmekteki amacının eziyet çektirmeye yönelik olmayıp maktulün cesedini yok ederek
yakalanmaktan kurtulma ve suç delillerini yok etmeye yönelik olduğu gözetildiğinde mahkeme sonuç
cezaya etkisi olmamakla birlikte koşulları oluşmadığından söz konusu unsurun somut olayda
gerçekleşmediğini kabul etmiştir. Burada ayrıca belirtmek gerekir ki, sanık müdafileri tarafından dosyaya sunulan Adnan Menderes Üniversitesi Adli Tıp Anabilimdalı öğretim üyelerince düzenlenen 17/06/2022 tarihli heyet raporunda
kişinin hayattayken yangına maruz kalmasının sadece %14,9’luk karboksi hemoglobin değeriyle
söylenmesinin mümkün olmadığı, vücut boşluğu olmayan sadece saçlı deri altı hematomlu alanda
saptanmasının yeterli ve değerli olmadığı belirtilmiştir.