Bu güzel ülke aydınlık yarınlara kavuşacak

Soruşturmacı gazeteci Uğur Dündar, Türk halkının en çok güvendiği isimlerden biri… Şimdi ise corona virüsü pandemisi sürecinde yaşananlara ışık tutan son kitabı “İnan Kardeşim, Kazanacağız” ile okurlarının karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Kitap, 7 Ekim günü Sözcü Kitabevi etiketi ile kitapçılardaki yerini alacak. Dündar ile hem son kitabını hem de pandemi sürecini konuşmak için bir araya geldik.

‘AMACIM ÖRNEK OLMAK’

– Pandemi sürecinde kendinizi çok iyi koruduğunuzu gözlemliyorum. Neler yaptığınızı paylaşır mısınız?

Bu virüsün çok ciddi bir tehlike olduğunu anladığım anda kendimi kişisel olarak korumam gerektiğini kararlaştırdım. Ama toplumun güvendiği bir insan olarak ayrı bir görevim olduğunu, örnek olmam gerektiğini düşündüm. Sürecin başlangıcında, Tele 1’de Demokrasi Arenası’nı yaparken, ilk Covid-19 vakası tespit edilince, belki de Türkiye’de bir ilk olarak kendime karantina uygulayacağımı ilan ettim ve İzmir’in bir ilçesinde kendimi tecrit ettim. Toplum sağlığını riske atmamak için programı kültür merkezlerinde yapmayı askıya alarak, internet bağlantısı ile yaptım. Bunu yaparken de amacım topluma örnek olmaktı.

“HASTA-VAKA KARMAŞASI SON BULMALI”
Uğur Dündar, Gökmen Ulu’nun sorularını yanıtladı. Dündar, “Türkiye’de hasta ve vaka ayrımı ile pandemi sürecinde kavram kargaşası yaratılarak gerçeklerin açıklanmadığı ortaya çıktı. Yetkililer şeffaf olmalı” dedi.

‘BÜYÜK STRES YARATTI’

– Özel hayatınız nasıl etkilendi?

Ben 65 yaş üzerindeki gruba dahil riskli insanlar arasında bulunuyorum. Kendimi eve kapattım. Misafir kabul etmedim. Aylarca çocuklarımı görmedim. Çünkü onlar dışarıya çıkabiliyorlar, temas edebiliyorlar. Biliyoruz ki gençler semptom göstermeden hastalığı ayakta atlatabiliyor veya taşıyıcı olabiliyorlar. Onlar da saygı ile karşıladılar. Birbirimizi çok özlememize rağmen aylarca ailem ile eskisi gibi bir araya gelemedim. Bu çok büyük bir özveriydi. Dışarıdan gelen gıda kolilerini dezenfekte ederek kullandım. Dezenfektan ve kolonya yanımdan ayırmadığım vazgeçilmez aksesuarlarım oldu. Bilim insanları ne önerdiler ise harfiyen riayet ettim. Bunları gerçekleştirmeye başladığımda daha pek çok kısıtlama gelmemişti. Mesela bilgisayarımın ‘mouse’u bozuldu, dışarıya çıkmadım, Korcan Karar’a telefon açtım, aldı, getirdi, içeri girmeden bahçe duvarı üstünden uzattı, ben de alıp iyice sterilize ettim. Bu bende çok büyük stres yarattı. Çeşitli yansımaları oldu. Bu durum beni ikinci bir alanda mücadele etmek zorunda bıraktı.

– Pandemi süreci sizde nasıl farkındalıklar oluşturdu?

Hayat aslında kaş ile göz arasında geçip giden çok kısa bir süreç. Aile saadeti, arkadaşlıkların dostlukların kıymeti, dayanışma, sevgi, saygı, hekimlerimizin, sağlık çalışanlarının ve eczacıların fedakarlıkları… Örneğin eczacı kalfası, kuryeler, polislerimiz, jandarmalarımız, zabıtalarımız asla unutamayacağımız hizmetler yaptılar. Bu arada şunu da anladık; olandan olmayana imkanların aktarılması insan olmanın erdemi. Toplumun hem sağlık, hem ruhsal, hem de ekonomik açıdan etkilendiği bir süreç bu. Herkesin sıkıntılı olduğu bir dönemde tabii ki imkanlarımı olmayanlar ile çok paylaştım bu süreçte. Aradım berberimi, uzun süre gelemeyeceğimi ama her ay tıraş oluyormuşçasına ona para göndereceğimi söyledim. Çok teşekkür etti. Örneğin, sürekli gittiğimiz pastane var, oranın şef garsonuna telefon açtım, “Kardeşim, patronunuz sizin ihtiyacınızı mutlaka karşılar. İnsanlık hali, olur da bir sıkıntı yaşarsanız yardımınıza her zaman hazırım” dedim.

EĞİTİME BAĞIŞLADI
Dündar, yeni kitabının tüm gelirini Vefa Lisesi öğrencilerine burs olarak vereceğini açıkladı.

‘BENİM HİÇ KUŞKUM YOK’

– Pandeminin ilk günlerinden itibaren yaptığınız öngörülerin bugünlerde siyaset ve hükümet gündeminde yer aldığını görüyoruz. Sorumluluk makamında olanların, gazetecilerin saptamaları ve eleştirilerinden vaktiyle yararlanmaması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hem değerli kardeşim Yılmaz Özdil ile sozcu.com.tr’de yorumculuk yaptığımız “Halkın Vicdanı” programlarında, hem de bu alanda bence en yararlı önerilerde bulunan ve bir hekim olarak alınması gereken önlemleri cesaret ve dürüstlük içinde anlatan İYİ Parti İzmir Milletvekili ve eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Aytun Çıray ile salgının başlangıcında 14 ila 21 günlük genel karantina uygulanması zorunluluğunu yetkililere duyurduk. Toplum ile paylaştık. Eğer bahsettiğimiz karantina süreci hayata geçirilmiş olsaydı bu süreci en az kayıp ile atlatabilirdik.

– Kitabınızın adından hareketle soruyorum: Demokrasi mücadelesinin kazanılacağından umutlu musunuz?

Kesinlikle. Gecenin en karanlık olduğu an, şafağın sökmesine en yakın olunan andır. Demokrasiye olan inancımızı, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine olan bağlılığımızdan asla ayrılmadan koruyacağız. Bu güzel ülke aydınlık yarınlara çıkacak. Bundan en ufak bir kuşkum yok.
Kitabı salgınla mücadele eden hekimlere adadım
– Pandemi döneminde kaleme aldığınız yeni kitabınız “İnan Kardeşim, Kazanacağız” 7 Ekim tarihinde okurlarla buluşacak. Geliri de öğrencilere burs olacak… Kitabınızın ana teması nedir, anlatır mısınız?

Türkiye’nin ve tüm dünyanın yaşadığı Covid-19 salgını, bununla mücadele, kayıplarımız, bu süreç içerisinde benim bu konuda yazdığım yazılarımı kapsayan değişik bir kitap. Türkiye’de ilk kez Covid-19 mücadelesinde hayatlarını kaybeden hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız ve eczacılara adanmış, onlara ithaf edilmiş, gelirinin tümü ile de Vefa Lisesi öğrencilerine burs vereceğimiz bir kitap. Kitabın bir amacı da Covid-19 ile birlikte yaşama zorunluluğunun anlaşılması, bundan büyük bir karamsarlığa kapılarak hayattan uzaklaşmak yerine, gereken kişisel önlemlerimizi asla ihmal etmeden yaşamı sürdürmeyi telkin etmek. Topluma moral ve kazanma azmi veriyor. Bunu da maske, mesafe, hijyen kurallarını ihmal etmeden yapma mesajı ile anlatıyor. Kitap bu bakımdan da bir ilk olma özelliği taşıyor.
Daha grip aşısını getiremeyenler koronanın aşısını sunabilecek mi?
– Bundan sonrası için başlıca öneriniz nedir?

Aşı bulununcaya, o kurtuluş günü gelinceye kadar, ülke yönetimlerinin üzerine düşen sorumluluğu bihakkın yerine getirerek, bilimsel ve güvenilir uyarılar ve önlemler ile bu mücadeleyi sürdürme sorumluluğu var.

– İktidarın pandemi mücadelesindeki tutumu hakkında endişeleriniz var mı?

Var. Örneğin, mevsiminin çoktan gelmesine karşın grip aşısı Türkiye’de temin edilebilmiş değil. Bu da beni derin derin düşündürüyor. Daha grip aşısını getiremeyen Sağlık Bakanlığı, bulunduğunda Covid-19 aşısını zamanında ve yeter ölçüde toplum yararına sunabilecek mi? Burada bir soru işareti var. Günü gelince DSÖ’nün onayladığı aşıları Türkiye’nin hızla temin etmesi ve en başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm vatandaşlarımıza süratle ulaştırması gerek.

Uğur DÜNDAR’ın “İnan Kardeşim, Kazanacağız” kitabını www.sozcukitabevi.com’dan ya da 0 212 948 22 78 numaralı telefondan temin edebilirsiniz…

Kaynak: Sözcü