Artık uyanalım

Türkiye, belki de dünyanın gündemi en hızlı değişen ülkesi… İzmir depreminin yarattığı tahribatı daha atlatamamışken, Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak görevinden affını istedi. Dikkatinizi çekerim istifa değil. Ne olmuş yani! O istifa eder başkası gelir. Çok mu önemli? Önemli olan yukarıdan ne derlerse onu yapacak birini atamak.

Değerli Okurlar, henüz İzmir depreminin yaralarını tam saramadık. Bilim insanlarının söylediklerine göre o bölgede daha büyük bir deprem kapımızda. O yüzden Maliye Bakanı kim olacak gibi konular yeni bir deprem ihtimali karşısında sönük kalıyor. Her depremde eyvah deyip hırpalanacağımıza, planlı ve sistematik hareket etmek daha iyi olmaz mı? En nihayetinde ekonomik olarak boş koltuğun daha çok iş yaptığına da şahit olduk.

Ülke devamlı sallanıyor. Olası İstanbul depremi için ne yapacağız? Onun çarelerini arayalım.

Dünyada depremle en çok karşı karşıya kalan ülkelerden biri Japonya. Buna rağmen ölen ve yaralanan sayısı çok az. Neden? Çünkü Japon toplumu bilime inanıyor. Doğal afetleri ilahi nedenlere bağlamıyor.

Kullanılan bilimsel önlemlerle, depremin yarattığı hasarı en aza indirgeyebiliyorlar. Gelin görün ki bizde, bu tür doğal afetlerle mücadele tövbe, istiğfar yoluyla devam ediyor.

Heyhat!! Diyanet İşleri Başkanı, depreme dair “kıyamet  alıştırması” diyebiliyor mesela. Yani bizim en üst konumdaki din sorumlumuzun bilime olan mesafesini bu cümleden anlayabiliriz. Muhterem, bilir misin ki İslam’ın ilk dönemlerinde dünyanın en büyük tıp, fizik, kimya, astronomi ve matematik alimleri hep Müslümanlardan çıkıyordu. Ama sonra bilimin önüne dini koydular ve Müslüman toplumların kafası çok geride kaldı.

Sayın Diyanet İşleri Başkanı, kutsal kitabımızın bilimle nasıl iç içe olduğunu öğrenin artık. Öğrenin ki öğretesiniz.

Okyanus uzmanı Jacques-Yves Cousteau’yu (Kaptan Kusto) bilirsiniz sanırım. Peki onun Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in sularının birbiriyle karışmadığını nereden öğrendiğini biliyor musunuz?

“Kutsal kitabımızdan”  Zaten bunu öğrendiğinde de Müslüman olmuştu. Batıdaki din adamlarına bakıyorsunuz bilimle iç içeler, araştırıyorlar, okuyorlar peki ya bizdekiler?

Kutsal kitabımızın ilk emridir “OKU”.

Yıl 1775, Portekiz’de büyük bir deprem sonucunda büyük bir yıkım ve can kayıpları oluyor. Kilisenin, depremin, Tanrı’nın insanlara günahları için verdiği bir ceza olduğu söylemine karşın ünlü filozof Voltaire depremin fay hareketlerinden kaynaklandığını söylüyor. Ve yine o dönemin ünlü filozoflarından Rousseau ise “neden hep fakirler ölüyor” sorusunu tartışmaya açıyor. Bize gelirsek, onlardan 265 yıl sonra yani 2020’de Diyanet İşleri Başkanı “kıyamet alıştırması” benzetmesi yapıyor!

Sizler halen bu doğa olaylarına ”ilahi ikaz” demeye devam ederseniz bizlerde bu acıları daha çok yaşamaya devam ederiz.

Bilim insanları feryat ediyor. Ülkemiz çok büyük bir tehlike altında, faylar hareketli diyorlar. Yer gösteriyorlar.
Sonuç İzmir depremi…

Efendiler, deprem esnasında yapılması gerekenleri orta okul öğrencileri bile öğrendi. Zemine  göre sağlam inşaat yapılacak! Demirden, çimentodan çalınmayacak.

Büyük şehirlerde herhangi bir doğal afette toplanma alanları bile imara açıldı. Hele hele son imar affı ile çürük binalar bile riskli mi değil mi diye bakılmaksızın yasallaştırıldı. Gelin görün ki, Diyanet İşleri Başkanı bir gün çıkıp da bu konularda bir kez bile konuşmadı. Cuma hutbelerinde bu konuyu dile getirip sorumluları kınamadı. Yönetenlere, İstanbul’u büyük bir deprem bekliyor siz nasıl önlemler alıyorsunuz diye sormadı. Ulusal bayramları, Cumhuriyet’i  kuranları unuttuğu gibi bu konuları da unutuyor. Esas Ayasofya’nın açılışında hutbeye çıkıp Cumhuriyet’i kuranlara hain diyeceğine, çürük inşaat yapanlara, inşaat rantçılarına ve bunlara göz yumanlara hain desene!

-İnşaat demirinden çimentosundan çal, depremde çöktüğünde ilahi de!

-Maden ocaklarındaki göçükler, fıtrat!

-Rize’de binaların dere yatağına yapılmasına göz yum, sel gelsin ne var ne yok götürsün, bu da ilahi!

Yönetenler, artık yapay zekanın konuşulduğu bu asırda insanlarımız göçük altında kalmamalı. Bunun içinde gerekli olan, “Eğitim, Eğitim, Eğitim”

Bunun içinde “Laik eğitim” diye feryat ediyoruz. Bu ulus ancak bilimle tüm zorlukları aşabilir. Sizler hala dini eğitimi öne çıkarma gayreti içindesiniz. Durmadan hiçbir katma değeri olmayan imam hatip liselerini açıyorsunuz. Ülkede isteyen tabii ki dini eğitim alabilir. Ama bir düşünün Allah aşkına sizden önce bu ülke dinsiz miydi yoksa sizin yüzünüzden dinden uzaklaşıyor mu?

SON SÖZ: DEPREMİN İMTİHAN OLDUĞU DOĞRUDUR. AMA DİN İMTİHANI DEĞİL MÜHENDİSLİK İMTİHANIDIR.  NIETZSCHE

Kaynak: Sözcü