Anayasa Mahkemesi’nden iki önemli karar – SON TV

Uygulamada İstinaf Ceza El Kitabı isimli kitabımın güncelleme çalışmaları ve mesleki faaliyet çerçevesinde fark ettiğim CMK’daki önemli ve uygulama alanı bulan, Anayasa Mahkemesi’nin iptaline konu iki konuyu mesleki bilgi mahiyetinde, yararlı olması umuduyla uygulamaya, değerlendirmeye ve paylaşıma sunuyorum.  

 

          1) AYM İptal Kararı (HAGB ile ilgili):

          Anayasa Mahkemesi, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin somut norm denetimi yoluyla yaptığı iptal başvurusu sonucunda CMK’nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 231. maddesinin 12. fıkrasındaki “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.” hükmünün, Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı 40. maddesine aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.

        İptal sonucunda aksi bir yasal düzenleme olmadığı takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hakkındaki kararlar, genel kanun yoluna tabi olacaktır. Dolayısıyla şartları oluştuğunda, başka bir deyişle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair bir karar, CMK’nın. 272.. maddesi uyarınca,

1- Sonuç olarak belirlenen hapis cezasından çevrilen hariç üç bin TL dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet kararları,  

 2- Üst sınırı beş yüz günü geçmeyen (5 ile 500 gün arası) adlî para cezasını gerektiren suçlardan verilen beraat hükümleri,

 3- Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler

dışında kalıyor ise artık istinaf edilebilecektir.

       İptal kararı gerekçeleri itibariyle her ne kadar somut olarak 231. maddesinin 12. fıkrası kapsamında verilmiş olması nedeniyle diğer maddeleri ilgilendirmez ise de aynı hukuki bakış açısına göre CMK’nın seri muhakeme usulüne dair 250. maddesinin 14. fıkrası ile basit yargılama usulünün uygulandığı hallerde 252. maddesinin 1. fıkrası gereğince verilen mahkûmiyetlerde (kararlarda) da itiraz usulü yerine genel kanun yollarının uygulanması ve AYM kararı doğrultusunda yasal düzenleme yapılması gerekip gerekmediği tartışılabilir.

      Ben AYM kararına hukuken katılmıyorum ama erekçeleri uygulamada görüldüğü kadarıyla bence de doğrudur. Zira uygulama birliği yok ve yasal engeli olmadığı için hem maddi hem de şekli denetim yapılması gerekirken çoğunlukla sadece şekli denetim yapılması sonucunda mağduriyetler de  çıkabiliyor. Bu hususlar uygulama yanlışlıkları veya kanun yolu gerekçeleridir. Oysa Anayasa Mahkemesi, bu gerekçelerle ve adeta yerindelik denetimi yaparak iptal kararını vermiştir. Mahkemenin yasal görevleri itibariyle yerindelik denetimi yetkisi olmadığı açıktır. (Anayasa Mahkemesi’nin 20.07.2022 tarih ve 2021/121 esas, 2022/88 karar sayılı ilamı. Resmi Gazete: 23.09.2022-31962, Yürürlük, dokuz ay sonra: 23 Haziran 2023)

 

     2) AYM İptal Kararı (Aleyhe olağan üstü itiraz ile ilgili):

     Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi’ince somut norm denetimi yoluyla yaptığı başvuru soncunda mahkeme, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisine ilişkin CMK’nın 308/A. maddesinin birinci cümlesinin “sanığın aleyhine itirazlar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Karar, gerekçe ve sonuç itibariyle bir bütün olarak ele alındığında bir kısım tereddütler de olmakla birlikte, özetle, düzenlemenin, Anayasa’nın hak arama hürriyetine dair ve adil yargılanma hakkını da içeren 36. maddesi kapsamında olduğu söylenen;

* Aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama ve cezalandırılmama,

* Silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama

hakkındaki bu iki ilkeyi ihlal ettiği belirtilmiştir.

Olağan üstü de olsa, tıpkı CMK’nın 309. maddesindeki kanun yararına bozma, 308. maddesindeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisine dair yasal yolların da büyük ölçüde bu çerçevede olması gerektiği tartışılabilir. Sanık aleyhine olan yönü aykırı ise karşı tarafın istemediği bir sonuç doğurması itibariyle sanık lehine olan yönünün suçtan mağdur olan veya katılan açısından nasıl değerlendirmek gerektiği de tartışılabilir.

AYM kararının bütünü itibariyle bir kısım tereddütler yaşansa da iptal kararı sonucunda, yasal düzenleme yapılmadıkça, CMK’nın 308/A. maddesi uyarınca sanık aleyhine olağanüstü itiraza gitme imkanı kalmadığı söylenebilir. Karar 14 Ocak 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. (Anayasa Mahkemesi’nin, 26.01.2022 tarih ve 2021/48 esas, 2022/7 karar sayılı ilamı, Resmi Gazete: 14.04.2022-31809, Yürürlük: Dokuz ay sonra: 14.01.2023)

Kaynak: SON TV