Terör, kan ve ölüm günlerinden siyasete

Efsane Albay Erdal Sarızeybek…

Onu, yazdığı kitaplarından tanıyorum…

“İhaneti Gördüm”

“Hesaplaşma”

“Büyük Suikast”

“Ergenekon’un Gölgesinde”

Okuduğum kitaplarından bazıları… Toplam 13 kitabı var…

1992 – 1994 yılları arasında Şemdinli’de Sınır Tabur Komutanlığı yaptı!

Şemdinli Hakkari’nin bir ilçesi… Belâlı bir bölge…

Şemdinli demek “Terör” demek, “Kan ve ölüm” demektir…

Erdal Albay, o belâlı bölgede kelle koltukta görev yaptı, kanlı teröristlerle vuruştu, onları kovaladı, birçoğunu yakaladı. “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Birinci Derecede Gümüş Liyakat Madalyası” sahibi oldu.

Bu madalya öyle kolay kolay verilmez!

★★★

Bugün 64 yaşında ve en verimli çağında olan emekli Albay Erdal Sarızeybek, geçtiğimiz günlerde yapılan İYİ Parti 2’nci Olağan Kurultayı’nda, en fazla oyu alarak birinci sıradan Genel İdare Kurulu’na girdi.

Yıllanmış siyasetçiler arasında en çok oyu alması, İYİ Parti delegelerinin ona olan güvenini gösteriyor.

Erdal Sarızeybek “İYİ Parti Kurultayı’nda aday gösterilmem ve adaylığımın desteklenmesi bizzat Sayın Meral Akşener’in net ve açık desteğinin sonucudur” diyerek Sezar’ın hakkını Sezar’a veriyor.

★★★

Erdal Sarızeybek ile kongreden sonra ilk ve en etkili söyleşiyi Yeniçağ Grubu’nda görev yapan genç gazeteci arkadaşım Levent Bulut gerçekleştirdi… ([email protected])

Levent Bulut’un bana da gönderdiği söyleşide, İYİ Parti’nin yeni yıldızı Erdal Sarızeybek (özetle) şöyle diyor:

★★★

■ Ben Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine sahip bir Türk milliyetçisiyim. Ülkemizin gidişatıyla ilgili olarak, 2005 yılından günümüze kadar yazdığım kitaplarla, halkımızın huzuruna çıkarak ifade ettiğim düşünce ve fikirler İYİ Parti’nin siyasi çizgisiyle aynı paraleldedir.

■ Meral Akşener’in liderliğinde gelişen İYİ Parti, Türk Milleti’nin aklında ve yüreğinde köklü bir yer edinmiş ve dik duruşuyla siyaset arenasında yükselmiştir.

■ İYİ Parti, Türk milliyetçiliğinin sağlam bir kalesidir.

■ Ben İYİ Parti’nin şu anda, ülkede yaşanılan ciddi sorunlara sağlam ve güvenilir bir çözüm adresi olduğuna inanıyorum.

★★★

■ Ülkemiz çok zor bir süreçten geçiyor. Son 18 yılda siyasi iktidarın aldığı yanlış kararların ve yanlış uygulamaların sonucu olarak Türkiye kendi coğrafyasında yalnızlaştırıldı.

■ Sahip olduğumuz zengin kaynakların yanlış yönetimi, vatandaşlarımızı ağır ekonomik zorluklarla karşı karşıya bıraktı.

■ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkedeki sorunların kaynağıdır. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”le ülkemizin çok daha iyi yönetileceğine inanıyorum. Yapılacak ilk genel seçimde Türk Milleti’nin, Atatürk, Cumhuriyet ve demokrasi değerleri üzerinde birleşerek kuracağı güçlü ittifakla, ülkemizin bu makûs gidişatına son vereceğine inanıyorum.

■ Mevcut siyasi iktidar, Türkiye’nin hem dün, hem de bugün yaşadığı tüm zorlukları kısa sürede çözeceği iddiasıyla, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adı verilen bir yönetim biçimini uygulamaya koydu. İki yıldan fazla bir süredir bu uygulama devam ediyor. Bırakın sorunlara çözüm olmasını, mevcut yaşam ve yönetin zorluklarını daha da ağırlaştırdı. Kamuoyu bunu biliyor ve yeni seçimi bekliyor!

★★★

■n Bugün hükümetin asıl icra unsuru olan bakanlıklar, maiyet memurluğu haline gelmiştir. En önemli bakanlıkların bile bir müdür atama yetkisi yoktur.

■ Sistem bu şekilde yürüyemez! Böyle bir sistemin dünyada eşi benzeri yoktur.

■ Bir yanda Cumhurbaşkanı’nın kendi sarayında oluşturmaya çalıştığı paralel devlet yapısı, öte yanda bakanlıkların geçmişten günümüze gelen güçlü bürokratik yapısı, neredeyse birbiriyle çatışır bir hale gelmiştir. Türkiye’nin böyle bir sistemle, bırakın sorunları çözmesi, devleti yönetmesi bile mümkün değildir.

■ Bu noktada zaten Türk Milleti her şeyi görüyor. Türk Milleti bu sistemle ülkenin yönetilmesinin artık mümkün olmadığını bizzat yaşayarak görüyor.

■ Yaşanılan ağır ekonomik krizi çözmek, yurt içinde birliğimizi güçlendirmek ve dış sorunlarımızı yoluna sokmak için ülkemizin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e acilen dönüş yapması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

■ Allah yolumuzu açık etsin!

TEBESSÜM
Temel’in “Issız ada” serüveni!
Gemi batmış. Okyanustaki minicik bir adaya bir İngiliz, bir Karadenizli ve bir de çok güzel bir Fransız kadın yüzerek çıkmışlar.

Canlarını kurtarmışlar ama adadan nasıl kurtulacaklar?

Minik adanın bir tek ağacı var…

Ancak o ağacın tepesine çıkıp, gelen geçen gemilere işaret vermek mümkün…

İngiliz centilmenliğini göstermiş:

“Kadınlar ağaca çıkamaz. Madam dursun, nöbeti sırayla ikimiz tutalım.”

Karadenizli Temel razı olmuş ama bir şart ileri sürmüş:

“Hangimiz ağaca çıkarsak, madam adanın öbür ucuna gidecek, yerde kalan (sen veya ben) öbür uca!”

İngiliz şaşırmış:

“Neden? Niçin böyle yapalım?”

Temel:

“Ben sana güvenmem, kadına bir şey yaparsın!” demiş.

İngiliz çok kızmış ve üzülmüş:

“Benden böyle bir şeyi nasıl beklersiniz? Teessüf ederim size!”

Temel pişkin:

“Belli olmaz, erkek milletine pek güvenilmez!” demiş…

Kura çekilmiş ve önce Temel ağaca çıkacak…

Fransız kadın adanın bir ucuna, İngiliz adanın diğer ucuna gitmiş. Temel ağaca çıkmış ve biraz sonra da bağırmaya başlamış:

“Ulan terbiyesiz herif, kadıncağıza saldırıp onu öpmeye utanmıyor musun?”

İngiliz şaşırmış:

“Aman ne diyorsun sen? Nasıl olur? Ben adanın bir ucundayım, madam öbür ucunda!”

“Hayır, ben anlamam, buradan gördüm, kadını öpüyordun!”

Temel ağaçtan inmiş, sıra İngiliz’e gelmiş…

Bu sefer Temel adanın bir ucunda, Fransız madam öbür ucunda…

İngiliz tam ağaca tırmanırken, Temel yerinden fırlamış, doğru madamın yanına koşmuş… Kadının da onda gözü varmış, sarmaş dolaş olmuşlar…

İngiliz ağaca çıkmış, aşağıya bakmış, sonra hayretle başını sallamış:

“Vay canına… Hayret ki, ne hayret! Adam haklıymış yahu! Buradan, ağacın tepesinden etraf böyle görünüyor demek ki!”
GÜNÜN SÖZÜ
Her ülkenin hayatında fırtınalar olur, önemli olan zararsız atlatmaktır!

Kaynak: Sözcü