Değerli okurlar, THY’nin meşhur Antalya toplantıları, pandemi arasından sonra tekrar başlıyor. Vizyon falan diyorlar da, Antalya toplantısını duyunca THY personelinin aklına hemen prim gibi maddi beklentiler geliyor.
THY başarılı bir yıl geçirdi. Yılı değerlendirip doğruları-yanlışları masaya yatırmak ve önümüzdeki yılın planlamasını yapmak belki normal bulunabilir. Ama toplantıya katılacak yaklaşık 700 yöneticinin kafadan 500’ünün yaşadığı ve görev yaptığı İstanbul dururken cümbür cemaat Antalya’ya gitmek de nedir? İstanbul’daki otellerin suyu mu çıktı? Ya yurtdışından gelecek olan müdür beyler, müdire hanımlar? Kimi Buenos Aires’den, kimi Sydney’den, kimi Tokyo’dan avdet edecekler. Görev biletleri olduğu için parayla satılsa dünyanın parasını kazanacağın gidiş-dönüş business koltukları işgal edecekler. Zaten haftalar önce sayın müdürler Business’ta yerlerini okeyletmişlerdir mutlaka. Eminim İstanbul- Antalya-İstanbul arası bayağı bir ek sefer de koyulmuştur. Hani ünlü bir söz vardır ya “Arap yağı bol bulduğunda kaşına başına sürermiş.” Aynen öyle… Otel paralarını da ilave edin haybeye harcanan paraya bakın. Yazıktır, günahtır. İşin bir de mesai boyutu var. Hani toplantıyı Cumartesi-Pazar yapsanız bir parça anlayacağım da, işgünü olan Pazartesi-Salı yapmak da neyin nesi? “Sayın yöneticilerimizi dinlenecekleri hafta sonu toplantıya çağırmak doğru olmaz” diye son derece naif bir yaklaşım ile hareket edildi ise, bunun bir görev olduğunu, göreve de icabet etmek gerektiğini hatırlatalım. Görev demişken 700 civarındaki yöneticiye geldikleri ülkeye ve şehire göre 3-4 günlük harcırah verilip verilmediğini de cidden merak ediyor insan..
Neyse umarız THY bu kavimler göçü gibi toplantının maliyetini kamuoyu ile paylaşır, biz de çerez parası kadar olup olmadığını öğreniriz.
Antalya toplantıları denildiğinde benim aklıma da ister istemez prim açıklamaları ve primin “p”sini duyunca hüloğğğ diye çığlık atan yönetici tayfa geliyor. “Buraya kadar getirdik adamları, bir jest yapalım da ayıp olmasın” diyerek bay Hamdi’nin başlattığı gelenek aynen sürüyor. Yanlız bu sene Ahmet Bolat takvimi bozdu ve primleri Antalya’ya bırakmadan İstanbul’da açıklayıverdi. Antalya’dan beklentiler azalsa da, THY ve Teknik A.Ş. çalışanlarının alacağı % 16’lık enflasyon farkının, asgari ücrete yapılan % 54’lük zam ile emeklilere ve memurlara verilen % 30’luk artışın altında kalması ek zam taleplerinin daha yüksek sesle dile getirilmesine sebep oldu. Bu bir taktik hata olarak görülebilir. Sayın Bolat prim açıklamasını Ekim ayında değil de, 16-17 Ocak 2023’de yapsa idi, itiraz eden çıkar mıydı? Hiç sanmam… Haa, kötümser bir yorumla, Bolat bey 9 aylık prim vererek kalan 3 ayın(Ekim-Kasım-Aralık 2022) karından vereceği primden tasarruf etmiş sayılabilir. Bir de iyi tarafından bakalım. Ahmet Bolat bu hamleyle Antalya’da prim vermek isterse elinde son 3 ayın karından vereceği bir maddi rezerv var demektir. Verir mi, vermez mi göreceğiz. Yoksa ek zam talebini mi karşılar? Salı günü öğreniriz.
REORGANİZASYONUN REORGANİZASYONU !
Yukarıda Antalya toplantısına 700 civarında yöneticinin katılacağını yazdık ama sayıdan emin olamadığımızı itiraf edelim. Bolat ilk geldiğinde birçok Müdürlüğü kapatmış ciddi bir tasarruf sağlamış, takdir almıştı. Aradan 1 sene geçmeden yeni yönetici kadroları açtı. Bir dolu müdürlük, başkanlık, başkan yardımcılığı oluşturdu. Eee ne anladık şimdi biz bu işten? İşin kötüsü, benzine bir gün indirim ertesi gün bindirim yapılması gibi bu işi de takip etmek ve “karda mıyız, zararda mıyız” diyerek netleştirmek zor olacak. Sahi, İlker Aycı bıraktığında kaç Genel Müdür yardımcısı, kaç Başkan, kaç Başkan Yardımcısı kaç Müdür vardı, şu anda bu sayılar ne durumda? Artmış mı azalmış mı? THY bir açıklama yapsa da öğrensek…
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
“Karnını doyuranlar, açlara seslenip gelecek güzel günlerden bahsediyor.” Bertolt Brecht.