Uzmanlardan ‘yeniden’ yeşillendirme uyarısı: ‘Aman kaş yapayım derken göz çıkarmayalım’

class=”cf”>Ege ve Akdeniz şeridinde ardı ardına çıkan orman yangınlarının ardından Türkiye yanan bölgeleri yeniden yeşillendirmek için seferber oldu. Tüm ülke dayanışmanın en güzel örneklerinden birini gösterdi. 

TEMA Vakfı da “Yaşamı Yeniden Yeşerteceğiz” kampanyası ile bu mücadeleye öncülük etti.

Ancak telaffuz edilen “Yeniden yeşillendirme” düşüncesi, bilim insanları arasında da hemen ağaçlandırma yapmakla ilgili kaygılara neden oldu.

TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç da katıldığı bir televizyon programında bilim insanlarının endişeleri paralelinde görüş bildirirken yeniden yeşillendirme için kamuoyu baskısı olduğunu da sözlerine ekledi.

“ASLINDA HİÇ AĞAÇLANDIRILMA YAPILMAMASI GEREKİYOR ANCAK…”

Toplanan paraların Tarım ve Orman Bakanlığına “Ağaçlandırma yapılması koşuluyla” devredileceğini belirten Ataç, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Tüm yanan bu alanların bir süre sonra ağaçlandırılması gerekecek. Ancak bu alanlar yangının hemen ardından ağaçlandırılmaz. Bir süre beklenmesi gerekir. Aslına bakarsanız, doğrusu alanın kendi haline bırakılması, hiç ağaçlandırılmaması gerekir. Ancak kamuoyu baskısı yüzünden Türkiye’de yanan ormanlık alanlar çok hızlı ağaçlandırılmaktadır.”

AĞAÇLANDIRILMA ÇALIŞMASI NASIL OLMALI?

class=”cf”>

TEMA Başkanı’nın “Aslında ağaçlandırılma yapılmaması gerekiyor” sözleri, gözleri Türkiye’deki ormanlara çevirdi.

Peki bilim ne diyor?

Bilimsel verilere göre Türkiye’deki ağaç varlığı dikkate alındığında, yangının hemen ardından girişilecek bir ağaçlandırma çalışması ters tepebilir.

Örneğin; kızılçam ağaçları yangına uyum sağlamış türler. Kızılçam ormanları yangınlardan sonra kolayca kendini yenileyebilmesiyle biliniyor. Bunun sebebi ise kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında zarar görmemesi. Yangının ardından kısa sürede yeşillenmeye başlaması.

 

“ORMANLARI KENDİ HALİNE BIRAKMALIYIZ”

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay da yanan ormanların en azından bir süre ‘kendi haline’ bırakılması düşüncesinde.

Kızılçam türünün kendi kedini ‘yenilediğine’ değinen Tolunay “Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında zarar görmemesidir. Yangın sonrasında kozalaklardaki tohumlar külün içine düşmektedir. Bu tohumlar yangını takip eden bahar ayında çimlenmekte ve yanan alana metrekareye onlarca fidan gelmektedir” dedi ve ekledi:

“Yangın görmemiş kızılçam ormanlarında ağaçlardan dökülen kuru yapraklar kalın bir tabaka halinde birikmekte, tohumlar toprağa ulaşamadığı için çimlenmemekte, çimlenenler ise yaz kuraklığını atlatamadıkları için kurumaktadır. Maki bitki örtüsünün de gövde ve sürgünleri yansa da kökler yanmamakta, yine bir sonraki baharda 1-1,5 metre boyunda sürgün verebilmektedir.”

class=”cf”>

“AĞAÇLANDIRMA YERİNE ALANI KORUYALIM”

Yanan kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsünün yerine ağaçlandırma yapılması yerine sadece yanan alanların koruma altına alınması gerektiğini belirten Tolunay “Bir sonraki baharın beklenmesi durumunda fidan ve diğer çalı ve otsu türlerin yeniden sahaya gelmesi mümkündür. Yanan kızılçam ormanlarının da iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetleri gözetilerek öncelikli olarak doğal yollarla gençleştirme düşünülmelidir” diye konuştu.

“AYNI TÜRÜN FİDANI BİLE OLSA…”

class=”cf”>

Ağaçlandırma çalışmasının, sadece fidan gelmeyen alanlarda düşünülebileceğini belirten Tolunay fidanlarda uyumsuzluk yaşanabileceğini belirterek şu uyarılarda bulundu:

“Kızılçam dahi olsa örneğin Antalya’ya İzmir’den kızılçam fidanları getirilse dahi farklı iklim, toprak gibi ekolojik koşullarda yetişmiş ve farklı genetik özelliklere sahip bireylerin uzun zamanda yaşayıp yaşamayacakları belirsiz oluyor. Bu tarz uygulamaları ‘genetik kirliliğe’ neden olabilir. Yanan kızılçam ormanları yerine başka türlerin kullanılması da benzer sorun oluşturur.”

class=”cf”>

“AĞAÇLANDIRMA DEĞİL GENÇLEŞTİRİLME YAPILMALI”

Küresel ısınmaya dikkat çeken ve 100 sene sonrasını hatırlatan Tolunay, “Türkiye’de kızılçam, maki bitki örtüsü dışındaki türlerin bu koşullara uyum sağlaması oldukça zordur. İklim değişikliği de göz önünde bulundurularak yanan ormanların hatta diğer ormanların mümkün olduğunca ağaçlandırma yerine doğal yollarla gençleştirilmesi gerekmekte” diye konuştu.

class=”cf”>

Orman Genel Müdürlüğünün yandıktan sonra ‘doğrudan ağaçlandırma’ yerine ‘koruma’ altına alarak yeniden kazanılan bir Karaçam ormanı…

“GÖZ YAPAYIM DERKEN KAŞ ÇIKARILMASIN”

Hurriyet.com.tr’nin nabzını tuttuğu Tarım ve Orman Bakanlığı kadrolarında da aynı düşünce hakim.

Cümlesine “Vatandaşın hassasiyetini anlıyoruz ama…” diye başlayan Orman Genel Müdürlüğünde görevli üst düzey bir bürokrat “Önce yangıların söndürülmesine odaklanmak gerekli. İyi niyetli de olsa daha yangınlarla mücadele edilirken ortaya atılan yeniden ağaçlandırma fikri baskı unsuru olabiliyor. Burada kamuoyunun baskısına neden olmadan, soğukkanlı bir şekilde bilim insanlarımıza ve kamu görevlilerine güvenmek gerekir. Tüm sivil toplum kuruluşlarına hassasiyetleri için ormanlarımız adına teşekkür ederiz. Ancak alandaki yeşillendirme için zamanlamayı kadrolarımıza bırakalım. Alelacele hareket edip, kaş yaparken göz çıkarmayalım. Türkiye maalesef yangınlarla yıllardır mücadele ediyor. Yanan alanların yeniden yeşillendirilmesi konusunda da tecrübeli bir ülkeyiz. Yangınları söndürelim yeşillendirme çalışmamız zaten yapılacaktır, yapılıyor da” dedi.

Uzmanlardan yeniden yeşillendirme uyarısı: Aman kaş yapayım derken göz çıkarmayalım

TÜRKİYE’DE HANGİ AĞAÇ TÜRLERİ VAR

Türkiye’de toplam orman alanı 22,9 milyon hektar. Bu alanların ağaç türlerine göre dağılımı ise şu şekilde:

5.9 milyon hektarı meşe
5,6 milyon hektarı kızılçam
4,2 milyon hektarı Karaçam
1,9 milyon hektarı Kayın
1,5 milyon hektarı Sarıçam
1 milyon hektarı Ardıç

Artık afetleri öngörmek daha mı zor | 3 SORU 3 YANITArtık afetleri öngörmek daha mı zor? | 3 SORU 3 YANIT

Canlı Borsa – Altın Fiyatları – Döviz Kurları için Bigpara

Kaynak: Hürriyet