Savcılık zaman aşımını durdurdu, anne kızının mezarı başına gitti

SORUŞTURMAYA DEVAM EDİLECEK

Çağla Tuğaltay, 5 Haziran 2000’de okulundan geldiği Şişli’deki evinde, yalnız olduğu sırada kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce boğazı kesilerek öldürüldü. Yapılan tüm araştırmalara rağmen liseli Çağla’nın katil zanlısı ya da zanlıları bulunamadı. 20 yıldır faili meçhul kalan cinayet dosyası, 5 Haziran 2020’de zaman aşımına uğrayacakken yeni bir gelişme yaşandı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Faili Meçhul Suçlar Bürosu Savcılığı, geçtiğimiz günlerde, cinayetin işlendiği apartmanda olay tarihinde kapıcılık yapan bir kişinin ifadesini aldığı ve bu kişinin kan örneğiyle cinayetten sonra apartmanda bulunan kan ve Çağla’nın tırnağından elde edilen doku örneğinin karşılaştırılmasını istediği öğrenildi. Savcılık, şüpheli görülen kişilerin ifadelerinin alınmasına ve kan ile parmak izi incelemelerine devam edildiği için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 67. maddesi kapsamında zaman aşımının durdurulmasına karar verdi. Bu nedenle Çağla’nın öldürülmesine ilişkin soruşturmaya devam edilme kararı alındı.

O ZAMANDAN BERİ BİZİM İÇİN HAYAT DURDU

class=”cf”>

61 yaşındaki acılı anne Gülnur Tuğaltay, savcılığın bu kararının ardından kızını mezarı başında ziyaret etti. DHA’ya konuşan Tuğaltay, “Olay 5 Haziran 2000 yılında oldu, o zamandan beri bizim için hayat durdu” ifadelerini kullanarak, olay gününden sakladığı takvim yaprağını gösterdi.

O GÜN DOKTOR RANDEVUM VARDI

Anne Tuğaltay, “Biz normal 2 çocuklu 4 kişilik bir aileydik. Olay günü benim doktorda randevum vardı. Çağla’yı okula yolladım, büyük oğlum İstanbul dışında okuyordu. Okula yolladım, okula yollarken de o gün doktor randevum olduğunu, geç gelirsem de merak etmemesini söyledim. Ben zaten okul aile birliğindeydim. Haftanın üç günü falan beraberdik zaten. Beraber gidip beraber geliyorduk. Doktora gittiğimde randevular uzadı diye haber veremedim Çağla’ya. Evimizin anahtarı olan bir komşu hanım vardı, ondan rica ettim bir çıkıp bakar mısın diye. Çıktığında işte bu manzarayla karşılaştı. Sonra ben aradığımda apartmandan çığlıklar geliyordu. Devamını dinlemedim zaten, koşarak eve geldik. Çok kalabalık vardı; polis arabaları, insanlar, gazeteciler… Koşarak apartmana girdik, ben yukarıya ulaşamadım ama babası çıktı gördü, ilk önce yaşıyor mu diye bakmış. Sonra bütün evi dolaşmış, balkonu aramış fakat bulamamış” dedi.

ÇOK UMUTLANDIRICI BİR GELİŞME

class=”cf”>

Cinayetten sonra dava sürecinin başladığını dile getiren Gülnur Tuğaltay, dosyada zaman aşımının durdurulmasıyla ilgili ise “Tabi bu çok umut verici bir gelişme bizim için. Zaten süre bitiyor diye ben çok panik halindeydim. Yani yapanın yanına kalacak, belki başka kadınlara başka çocuklara da zarar verecek. Belki de zarar vermiştir bile. Çok tedirgin oluyordum, onun içinde zamanında Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Aile Bakanı’ndan birçok defa ricada bulunmuştum. Onlardan bir cevap gelmedi ama bir takım ihbarlar var herhalde. Savcılık duyarlılık gösterdi ve süreci durdurdu. Bu da bana umut oldu, düşünsenize saatler kala böyle bir haber alıyorsunuz. İnşallah bunun devamında da katil bulunur ve bunun da sevinçli haberini alırım” dedi.

CİNAYETİN YILI OLMAZ YAŞI OLMAZ

Tuğaltay, “Cinayetin yılı olmaz, yaşı olmaz. Lütfen bu kanunlaşsın. Başka anneler, başka canlar yanmasın” şeklinde konuştu. Kızının yuva öğretmeni olmak istediğini de belirten Gülnur Tuğaltay o dönemdeki komşularına ve görgü tanıklarına seslenerek, “Onlar için önemsiz olan şey bizim için çok önemli olabilir. Savcılığa, karakola ya da bana ulaşabilirler. Lütfen bana yardımcı olsun insanlar” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kaynak: Hürriyet