SARI DEĞİL SAPSARI SENDİKACILIK… ÇALIŞANLAR CEFA SENDİKA İSE ZEVKÜ SEFA İÇİNDE… YAVUZ GÜVER’İN DÜĞÜNDE NE İŞİ VAR? – Airline Haber

Sarı Sendika, sermaye çevreleriyle yoğun menfaat ilişki içinde bulunarak, daha çok işverenin haklarını koruyan, işveren ve hükümetle iş birliği içinde işçi haklarının alınmasını engelleyen işbirlikçi, kısacası; emekçilerin emeklerini satan sendikadır.

’Sendikacılıkla ilgili olarak işveren güdümlü sendikacılığı ifade eden yaklaşım Sarı Sendikacılık veya Yandaş Sendikacılık ’tır.

Türkiye’de özellikle son birkaç yıl içinde işçi ve emekçilerin hak ve çıkarları için mücadele eden, en temel anayasal hak olan örgütlenme faaliyetlerini çeşitli yollarla engellenmeye çalışılan, üyeleri sık sık baskı ve tehditlerle karşılaşan, basın açıklaması yapmaları, hatta yasal grevleri bile fiilen engellenen ve sürekli itibarsızlaştırılmaya çalışılan az sayıda mücadeleci sendika kaldı.

İşçi ve emekçilerin çıkarlarını ve haklarını mücadele ederek kazanmak ve korumak yerine, hükümet ya da patronlarla uzlaşıp, üyelerinin çıkarını geri plana iten, hükümetle ya da patronlarla en kötü koşullarda uzlaşan, işveren tarafının taleplerini daha çok önemseyen sendikalara ülkemizde “sarı sendika” deniyor. Türkiye’de sayıları hiç de az olmayan ve sarı sendika ismi ile anılan bu sendikalar zaman içinde sapsarıya dönüşmüş durumda. Sarı veya bizdeki örneği ile sapsarı dediğim bu sendikalar, siyasi iktidar ile siyasal-ideolojik yakınlıkları, hatta “organik” bağları nedeniyle “Yandaş Sendika” olarak da adlandırılıyor.

Sendikal mücadelenin ağırlıklı olarak sendika bürolarında ve “profesyonel” kadrolarla yürütülen bir faaliyet olmaktan çıkarılması, işçi ve emekçilerin mücadele içinde sendikalarına daha fazla sahip çıkması ve sendikaların bir avuç bürokrat değil, gerçek sahipleri tarafından yönetilmesi için eldeki olanaklar hâlâ tükenmiş değil.

Mevcut durumda, THY ve Teknik AŞ çalışanlarının reformist bir sendikacılık anlayışı ile temsil edilmesi gerekirken, maalesef sapsarı bir anlayışla, iktidarda hangi parti varsa onun yanında olup, sözde işçi menfaatine sendikacılık yapmaya çalışıyor gibi görünerek, aslında ne verirlerse onu almanın ötesine geçemiyor.

THY ve Teknik AŞ çalışanları Covid-19 pandemisi içinde en zor günlerini geçirirken, Hava-İş ve Özçelik İş sendikalarının yöneticileri zevk-ü sefa âleminde…

Pandemi döneminde çalışanların mağduriyetleri sürerken, sendikanın yönetici tayfasının maaşlarından hiç kesinti yapılmıyorsa alınan ücret helal olamaz. (tabii ki Müslümansanız)
Hele hele, sendikanın profesyonel olmayan kadrosu var ya… Yani temsilci gibi… Ohhh ne güzel dünya… Şirketten de maaş al Sendikadan da. Telefon vb… gibi harcamaları da sendikaya ödet. Arada sırada toplantı yapacağız diye gidin lüks restoranlara yiyin için, sonra da biz işçi hakları için uğraşıyoruz deyin… Erbakan hocanın dediği gibi, hadi oradan hadi hadi…

Bildiğiniz üzere, Dernekçilik ve sendika temsilcilikleri amatör görevlerdir. Temsilci arkadaşlar, hem THY’den maaş almanın yanı sıra sendikadan nemalanmamalıdır. Hiç ama hiç yakışık almaz. İnsan içine çıkamazsınız. Sendika temsilciliği amatör değil mi? Pardon ama bu iki taraftan da maaş alan arkadaşlar, sizler işyerinde çalışanların yüzüne nasıl bakabileceksiniz? Bu gerçekleri bilen çalışanlar sizi adam yerine koyar mı? Size sorunlarını iletir mi?

Sevgili sendika sizden ricam, üyelerden aldığınız aidatları zevk- ü sefanız için harcamayın. Başkan dâhil, harcamalarınızı kontrol edin. Ona buna araba dağıtmayın. Toplantı yapıyoruz diyerek lüks restoranlarda yediğiniz yemeği kendi cebinizden ödeyin.

Az kalsın unutuyordum. Özçelik İş başkanın oğlu Kayseri de düğün yapıyormuş. Öncelikle genç çifte mutluluklar dilerim. Bu düğünün masrafları sendikadan çıkıyor olsa gerek… Tabii ki bu düğüne siyasilerin yanı sıra, şube başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve belki de temsilcilerde gitmiş olmalı. Nede olsa düğün bu herkes en azından eşini yanına alıp gelecektir. Otel masraflarının yanı sıra diğer giderler tabii ki sendikadan karşılanacak olmalı.

Davetli sayılarını bilemiyorum ama bu davetliler nedeniyle Kayseri’nin en lüks oteli kapatılmış olmalı. Koskoca sendika ağasının veliahdına da sıradan otel yakışmazdı zaten…

Şimdi size çok önemli bir haber veriyorum.

Eskiden Hava-İş yönetiminde olup istifa ederek Öz Taşıma İş sendikasına geçerek il başkanı olan Yasin Sevgili ile zaman zaman konuşuruz ve bazen de buluşup muhabbet ederiz. Tam yazıma başlayacak üzereydim ki Yasin kardeşimiz yine beni arayıp hal hatır sordu. Laf lafı açtı ve konu Yavuz Güver’e geldi. Yasin kardeşimle sohbet ederken, Öz taşıma iş Sendikasına transfer olup Yasin Sevgili’nin yardımcılığına getirilen “YAVUZ GÜVER” çömezin ile aranız nasıl dediğimde, “Sefa Abi ona izin verdim Kayseri’de düğün varmış gitti demez mi.” Kimin düğünü diye sorduğumda, Yunus Beyin oğlu diye cevap verdi. Şaka yapma Yunus Bey onu hayatta davet etmez. Mümkün değil bu dedim.

Sonuçta öğrendim ki, bu davet şaka değil doğruymuş. Birbirilerinizin arkasından atıp tutacaksın sonra da canciğer kuzu sarması olacaksın… PES YANİ.

Karşılıklı birbirlerinin arkasından ağza alınmayacak seviyede küfür edenlerin birlikteliği olmaz ki…
Büyüklerimiz ağzından çıkanı kulağın duysun derlerdi. Herhalde, bunlarda ne ağız var nede kulak…
Yunus ve Yavuz Beyler siz nasıl adamsınız yahu? Bu nasıl bir pişkinlik. Biri davet ediyor diğeri hemen gidiyor… Yüzleriniz kızarmadı mı? Benim anladığım geçen toplu iş sözleşmesi danışıklı dövüş ile geçmiş.

Kısaca ben ve siz Özçelik İş sendikası üyeleri oyuna getirilmişler.

Sevgili Özçelik İş lütfen düşün bu çalışanların yakasından. Yetmedi mi yediğiniz içtiğiniz… Birbirinizin arkasından ağza alınmayacak sözler söyleyin sonra da düğünde buluşun ve yine birlikte yiyin için… Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır. Anlayan beri gele…
Yazıklar olsun sizlere… Teknik AŞ çalışanları eksik ücretle çalışmaya devam etsin siz ise sendikanın paraları ile yiyin, için ve xxxxx

Ücret dedim de aklıma geldi. Aldığım bilgilere göre, Şube başkanlarının bile arabalarının yanı sıra aylık 15.000 TL maaş alıyorlarmış. Bu maaşın yanı sıra 30.000 ile 50.000 arasında aylık harcama yetkileri varmış. Bir zamanlar bazı restoranlardan, açıktan fatura elde ederek sendikalarına masraf gibi gösteren sendikacılar vardı. Şimdilerde neden olmasın ki diye düşünüyorum.

Yunus beyin maaşını bilmiyorum. Şube başkanları bile aylık 15.000 TL maaşın yanı sıra temsil giderlerinde harcanmak üzere 30.000-50.000 TL arasındaki temsil giderleri bütçesini kullanabiliyorsa genel merkez ne kadar kullanıyor bilebilmek mümkün değil. Şubeler bile böyle yüksek rakamlarla sözde sendikacılık yaparken, Koskoca (!) Yunus Değirmenci’nin maaş ve temsil giderlerinde sanırım kısıtlama yoktur diye düşünüyorum. Sendika Bütçesi yeterli değilse oda kolay… Aidatları yükseltirler olur biter. Ülkemizde parasal sorun yaşamayan tek ünite sanırım sapsarı dediğimiz sendikalardır. Adeta ekmek elden su gölden misali…

Hele hele bu para işçinin cebinden çıkıyorsa ohhh yeme de yanında yat… Bütçe bu kadar yüksek olduğuna göre, Yunus beyin aracına laf atmak yanlış. Adamcağız çok yüksek olan bütçesine rağmen mütevazı davranmış ve 7 kasa BMW almış ona biniyor Aslında koskoca Özçelik İş başkanına 29.500.000 TL’den satılan, Zırhlı Maybach S650 yakışırdı. Yunus beye tavsiye ederim gerçekten güzel araba. Parasal sıkıntı varsa üyeler ne güne duruyor. Her zaman yaptığınız gibi aidatlara zam yapın ve size yakışan son model zırhlı bir Mybach aracı alın. Nede olsa işçinin parası deniz yemeyen keriz misali.

Şimdi, diyeceksiniz ki, Ya Sefa bey hep Özçelik İş sendikasına laf atıyorsunuz. Hava-İş e fazla laf atmış değilsiniz. Hava-İş Özçelik İş den daha mı dürüst bir politika izliyor. Bana bu tür bir soru sorduğunuzda, AL BİRİNİ VUR DİĞERİNE = 0 rakamını elde edersiniz diye cevaplıyorum. Havacılık camiasına hiç yakışmayan sendikalar bunlar.

Tabii ki Onlarda sapsarı sendikacılık yapıyorlar. Aslına bakarsanız, Hava-İş’in başkanı, Özçelik İş sendikası başkanı Yunus beyin altında kalmamalı. Ona da yeni bir makam arabası lazım. Çok yakında oda yeniler arabasını. Sanırım 2022 modellere bakıyordur
Bu tavsiye ettiğim Maybach tam ALİ KEMAL TATLIBAL’a yakışır. Boy, pos, kilo ve pala bıyık tam Maybach’lik. Tam bir sendika ağasına yakışır bir araç… Arabasının rengi için tavsiyem, sarı renk olacaktır. Bu modelin sarısı yok ama özel sipariş verilirse neden olmasın ki…

Sonuç olarak;

Tevfik Fikret’in devleti ve yolsuzlukları eleştirdiği ünlü Han-Yağma şiiri aklıma geldi. Bu şiirin bir paragrafını yazayım bakın ne demiş üstat; Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

DEĞERLİ OKURLARIM ve SENDİKA AĞALARIMIZ;

Size bizim zamanlarımızda ki Sendikacılığı anlatayım. Nede olsa yenisiniz. Bakın bu işler nasıl yapılıyordu?

Eskiden Sendika Temsilcisi değil, yasal İşçi Temsilcileri vardı. Çalışanların seçtiği bu kişiler sendika nezdinde işçinin resmi temsilcisi görevi yürütürlerdi. Böylece sendika, onlarca, yüzlerce üyesini değil, daha az sayıda olan İşçi Temsilcilerini muhatap alırdı.

İşçi Temsilcileri çalışanlar tarafından seçildikleri için, sendikanın bu kişileri reddetmek veya tanımamak, dinlememek gibi lüksleri yoktu. İşçi Temsilcisi her zaman işverenin, sendika başkanı veya bir başka yöneticisinin kapısını çalıp, arkalarında kendilerini seçenlerin gücü ile temsil ettiği işçinin sorunlarını anlatırlar, toplu iş sözleşmesi öncesi temsil ettikleri işçilerin taleplerini sendikaya iletip takipçisi olurlardı.

Bir diğer deyişle, onlar işverenin değil, işçilerin temsilciliğini yaparlardı ve işyerinin verdiği maaşın dışında hiçbir yerden ücret almazlardı.

Şimdilerde ise; Dertlerini anlatmak için aidat ödedikleri sendikasına giden üyelerini “ abi bak, bunlar sendikayı bastılar” diyerek fotoğrafları ile işverene gammazlayan limon sarısı sendikalar oluştu.


Kaynak: Airline Haber