Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki petrol fiyatı savaşları bir süre daha devam edecek; ancak bunun aynı ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşlarında olduğu gibi kazananı olmayan bir savaş olduğunu, ya da en fazla belirli koşulları taşıyan üçüncü taraflara fayda sağlayabileceğini söylemek mümkün. Düşük petrol fiyatları şüphesiz ki Türkiye gibi enerji kaynaklarında ithalata bağımlı ülkeler açısından büyük bir avantaj sağlıyor. Ancak gelinen durumdaki 30-40 dolar aralığındaki fiyat seviyesi üreticiler için hiç de sürdürülebilir bir durum oluşturmuyor.
Düşük fiyatlara üreticiler ne kadar dayanabilir?
Ekonomileri büyük ölçüde petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının ihracatına bağımlı ülkelerin bütçelerini dengede tutabilmeleri için küresel piyasalarda fiyatların belirli bir seviyenin altına düşmemesi gerekiyor ve bu seviye de her ülkenin ekonomik, coğrafi ve jeolojik koşullarına göre farklılık gösteriyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2020 yılına yönelik öngörülerine göre, örneğin, Suudi Arabistan bütçesinin dengede olması için petrolün varil fiyatının 78,3 dolar olması gerekiyor. Bu rakam İran için 124,4 dolar, Irak için 59 dolar, Libya için 79 dolar, Azerbaycan için ise 48,2 dolar seviyesinde. Rusya’nın bütçesinin ise 2019 yılında Ural ham petrolünün fiyatı üzerinden hesaplandığında 49,2 dolar seviyesinde denge bulduğu ifade ediliyor.
Rusya, düşük petrol fiyatlarına daha uzun süre dayanabilecek durumda, çünkü hem daha düşük fiyatlarda bütçesini dengeleyebiliyor, hem de sahip olduğu 570 milyar dolarlık döviz rezervleri bu anlamda ciddi bir koruma sağlıyor. Suudi Arabistan’ın bütçe dengesini koruyabilmek için daha yüksek fiyatlara ihtiyacı var ve ülkenin girişmiş olduğu ekonomik modernleşme ve sektörel çeşitlendirme süreci de bütçe üzerinde bir yük oluşturuyor. Ancak bu ülkenin de sahip olduğu yaklaşık 500 milyar dolarlık döviz rezervleri ve sadece yüzde 25 gibi düşük bir seviyede olan toplam borcun gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı, Suudi Arabistan’ın da bir süre daha düşük fiyatlarla yaşayabileceğine işaret ediyor. Ancak bu fiyat savaşları giderek uzarsa önce Suudi Arabistan, hemen ardından da Rusya ciddi bir şekilde zarar görmeye başlayacak. Irak, İran, Libya gibi daha küçük üreticilerin ise bu ülkeler kadar bile dayanamayacaklarını tahmin etmek güç değil.
Peki, bundan sonra ne olacak? Küresel ekonomi petrol savaşlarının ve koronavirüsün gölgesi altında; güneşli günler ne zaman gelecek? Portekizli eski bakan ve uluslararası ilişkiler uzmanı Bruno Maçães geçtiğimiz günlerde şöyle bir tweet attı: “Bir tünele giriyoruz ve bu tünelin öbür ucunda çok farklı bir dünya olacak.” Her anlamda çok daha farklı bir dünyada yaşıyor olacağız; bu geçtiğimiz süreç tüm alışkanlıklarımızı, günlük yaşantımızı, sosyal hayatı değiştirecek; ama aynı zamanda küresel ekonomiyi de yeniden şekillendirecek. Koronavirüsün etkisi
Petrol fiyatları üzerinde büyük üreticiler arasında anlaşmazlıklar daha önce de söz konusu olmuştu. Ancak günümüzde piyasalarda çok sıra dışı bir durum yaşanıyor. Suudi Arabistan ile Rusya arasında patlak veren fiyat savaşları, küresel bir pandemi yaşanan bir döneme denk geldi. Koronavirüs, enerji piyasalarında hem arz hem de talep tarafını derinden etkiledi. Arzın kısılıp kısılmaması tartışılırken, yakın bir gelecekte salgının yaygınlaşması halinde üretimin mecburen durdurulması gibi bir durumla da karşılaşılabilir. Enerji arzı ciddi bir tehdit altında olduğu gibi talep tarafında bir şok durumu yaşanıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), 2020 yılı küresel ekonomi GSYİH büyüme tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 2,4’e indirdi. Yavaşlayan büyüme, enerjiye olan talebin de azalması anlamına geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) geçen günlerde yayınladığı Petrol Piyasası Raporu’na göre Şubat ayı içerisinde küresel petrol talebi bir önceki yılın aynı dönemine göre günlük bazda 4,3 milyon varil azaldı ve bunun 3,6 milyon varili de Çin’den kaynaklandı. Petrol fiyatlarındaki anlaşmazlık, arzın tehdit altında olduğu ve talebin ise belirsizliğe sürüklendiği bir dönemde ortaya çıktığı için küresel ekonomi üzerindeki etkisi bu kadar derin oluyor ve olmaya devam edecek.
Peki, bundan sonra ne olacak? Küresel ekonomi petrol savaşlarının ve koronavirüsün gölgesi altında; güneşli günler ne zaman gelecek? Portekizli eski bakan ve uluslararası ilişkiler uzmanı Bruno Maçães geçtiğimiz günlerde şöyle bir tweet attı: “Bir tünele giriyoruz ve bu tünelin öbür ucunda çok farklı bir dünya olacak.” Her anlamda çok daha farklı bir dünyada yaşıyor olacağız; bu geçtiğimiz süreç tüm alışkanlıklarımızı, günlük yaşantımızı, sosyal hayatı değiştirecek; ama aynı zamanda küresel ekonomiyi de yeniden şekillendirecek. Yeni, güneşli bir küresel ekonomiyi inşa etmek, bu anlamda tünelin öbür ucundaki dünyayı kurmak ise bizim elimizde. Bunun için de bireyi, bireyin ve bütün olarak canlı hayatın sağlığını ön planda tutan, küresel sorunlar karşısında “önce ben” demek yerine işbirliğiyle küresel çözümler oluşturmaya yönelen, ekonomik sorunlar karşısında parasal genişleme, düşük faiz, ticaret savaşı, fiyat savaşı gibi kısa vadeli, tek taraflı, sadece günü kurtaran ama uzun vadede kimseye faydası olmayan sabun köpüğü çözümler yerine, üretkenliği, inovasyonu, katma değeri artırmayı ve uzun soluklu refah yaratmayı amaçlayan yaklaşımlara ihtiyacımız var. Koronavirüs bize artık buna mecbur olduğumuzu ve harcanacak vaktimizin kalmadığını gösteriyor.
[Dr. Altay Atlı, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim görevlisidir]