Paşa torunu Ayşegül Atik

Epeydir yoktur kuzum; bu ara dertler sıkıntılar üst üste geldi. Gönül isterdi ki güzel haberlerle döneyim ama Ayşegül Atik’in vefat haberiyle içim acıdı bir daha.

Daha evvelsi gün TV ekranında “en son babalar duyar”ın tekrarını izlerken ayol ne hasret kalmışım o şen kahkahasına derken, ölüm haberi gelmesin mi?

Yüreğime bir hançer saplandı ne yalan söyleyeyim; nur içinde yatsın, toprağı bol olsun.

Daldım gittim eskilere, daha bir başkaydı başka…

Ah ah…

Ne hoş kadındı; ne dirayetliydi; o güzel yüzüyle umut dağıtırdı.

Alçakgönüllüydü; öyle kibir filan yoktu eskilerde, halkın içindendi; halktan hiç kopmadılar.

Şimdikiler bir havalarda mübarek!

Neyse…

Ayşegül, paşa torunuydu pek bilinmez; Sokullu Mehmet paşa’nın 14. kuşaktan mirasçısıydı; birkaç sene evvel bir davaları da ne oldu sonra bilmiyorum.

Öyle sıradan bir paşa da değil hani bilirsiniz.

Sultan Süleyman’a, 2.Selim e, 3. Murat’a sadrazamdı hatırlayınız; tarihin pek önemli şahsiyetlerinden biriydi.

İki evladını da yıllar sonra orada görmüştüm; aslanlar gibi yetiştirdi eşi Ali Atik ile birlikte.

Alper ve Argun.

Bodrum Akçabük’te yazlıkları vardı; Bodrum da Bodrum hani o zamanlar. Değişti be kuzum, eski tadı, havası kalmadı.

Başkaydı insan; komşuluk vardı; vefa vardı; sahiciydi, bir başkaydı ilişkiler.

Ne oldu? Zaman aktı gitti; Geriye güzel anılar kaldı.

Ah gün günler…

Hele de seksenler! Kamu spotlarını hatırlar mısınız ayol? “bir alışveriş bir fiş” demesi ne meşhurdu; herkesin dilindeydi.

Hatta…

Bak aklıma geldi, şahane diziydi; Kartallar yüksek uçar!

Şimdiki diziler ne ki?

Attila İlhan yazmıştı; kimler yoktu ki?

Banazlı İsmail idi Sadri Alışık, Hanım Ağa idi Selda Alkor.

Her bir karakteri meşhurdu, dizinin başlamasını beklerdik heyecanla.

Bir sözdü dilden dile dolaşan, “s’il vous plait”

Esma Cilo karakteri vardı; Özlem Onursal oynamıştı; her sözü öyle biterdi; “sivuple”

Ayşegül Atik idi seslendiren!

Hey gidi günler…

Rahmetli Levent Kırca ile de çalışmışlığı vardı; ayol kimlerle yoktu ki?

Hatta bir dönem Erenköy’de bir kırtasiyeleri de vardı.

İnsanlar pek bir şaşırırdı; Ayşegül Konservatuarın Bale bölümünden mezundu; dal gibi kızdı, sonra biraz kilo aldı ama onunla bile dalgasını geçerdi.

Hatta… Eşi Ali Atik ile parodileri vardı; kilo vermeye çalışırdı da pek olmazdı. Kepek ekmeğine yaptığı sandviçleri anlatırdı zevkle…

Şimdiki gibi, yüzü ekşitip dünyaya küsen insanlar değildi çocuklar bizim kuşak; pes etmek yoktu; hep umut saçardı; ışık saçardı yüzler.

Kuzum hep güldürdü; hep mutlu etti insanları.

Kaç senesiydi bilmem, Anıtkabir’de rastlaştık. Küçük çocuklar geldi; ilgi alaka gösterdiler tabi. Babaları da hani rahatsız etmeyelim artık Ayşegül ablanızı deyince, “Olur mu öyle şey, sizin gibi çocukları gençleri burada görmek bizi sevindirir” deyip kucaklamıştı.

Hayat nedir ki kuzum, geride bıraktığın mirasındır.

Kimileri güldürür yüzleri, kimileri ağlatır.

Marifet güzel anılar bırakmaktır.

Bu arada Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser kızımıza da geçmiş olsun diyorum.

Gözaltına alındığını öğrenince, “Yok artık” dedim; devletine milletine bu kadar bağlı; ömrünü işine gazeteciliğe adamış, yok efendim casusmuş!

Çok şey söylemek istiyorum da hadi susayım şimdilik.

Hürrem Elmasçı

Odatv.com

<br/>

1,138 Bu habere tepkiniz:

Kaynak: OdaTV