Müfredat tadilatı değil, topyekûn reform

Müfredat tadilatı değil, topyekûn reform

Başakşehir’deki İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi’nin açılışına katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan özetle şunları söyledi: “Biz kendi köklerimizi tamamen unutarak veya dışlayarak, onun türevlerini esas kabul etmek suretiyle, iki asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Bir başka ifadeyle fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz. Sonuçta ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir Batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çıkılan yolun, en sığından, en bayağısından, en çarpığından bir Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır. Türkiye kuru kuruya Batıcılık saplantısı yanında, yine aynı kaynağın ürünü pek çok sapkın ideoloji ve akımın zehrine de maruz kalmış bir ülkedir. Fikri iktidarımızı, kökü ve ruhu itibariyle bize ait olmayan bir medeniyete kaptırmamızın sebebi bu sapkın akımların önlerinin bilinçli bir şekilde açılmasıdır.

SIKINTILARIN SEBEBİ FİKRİ İSTİLA

class=”cf”>

Geçmişten bu güne yaşadığımız nice acıların, döktüğümüz nice gözyaşlarının, çektiğimiz sıkıntıların gerisinde kuşaklar boyunca maruz kaldığımız bu fikri istila gerçeği vardır. Oysa karşımızda bizim yetiştirmeye çalıştıklarımızın çok daha donanımlı ve çok daha etkinleri mevcuttur. Öyleyse yapmamız gereken kendi medeniyet birikimimize ve kendi hedeflerimize uygun nesiller yetiştirmektir. Türkiye’nin 2053 vizyonunun ana fikrini bu oluşturmalıdır.

ÖĞRETİME AĞIRLIK VERİLDİ EĞİTİM KISMI İHMAL EDİLDİ

Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim ve öğretim sistemi, çocuklarımıza sadece maddi bilgi yükleme üzerine kuruldu. Her okul seviyesinde öğretime ağırlık verilirken, eğitim kısmı ihmal edilmiştir. Özellikle medyanın etkisiyle, aile dahil geleneksel eğitim öğretim yapılarının gücü azalırken yerine daha iyisi konulamamıştır. Evlatlarımızın zihin ve gönül dünyalarındaki boşluk, batı merkezli popüler kültür ürünleriyle veya sapkın akımların hezeyanlarıyla doldurulmuştur. Bunun için önümüzdeki dönemde önceliğimizi aileden başlayarak eğitim öğretim hayatları boyunca evlatlarımızı hakkıyla yetiştirmek olarak değiştirmemiz şarttır. Bu değişim sıradan bir müfredat tadilatının ötesinde topyekun bir eğitim ve öğretim reformunu gerektirir. Okul öncesinde ve ilkokulda tek ihtiyacımız olan değerlerini iyi bilen, inancına, kültürüne, tarihine, diline sahip çıkan, ailesine ve topluma karşı sorumluluklarını özümsemiş insanlar yetiştirmektir. Diğer hususlar için endişe etmemize gerek yoktur. Çünkü evlatlarımızın diğer bilgilere sahip olabilmeleri için önlerinde yeteri kadar uzun bir eğitim ve öğretim hayatı vardır.

FİKRİ İKTİDARIN ÜRETİM MERKEZLERİ

class=”cf”>

Ortaokul dönemini çocuklarımızın zihni ve fiziki kabiliyetlerini keşfetmeye, onları geleceğe doğru alanlarda hazırlamaya yönelik bir anlayışla şekillendirmeliyiz. Lise dönemini, artık ruhu zenginleşmiş, kendini tanımış, yapabileceklerini bilen gençlerimizin somut alanlara yönelecekleri bir eğitim öğretim süreci olarak tasarlamalıyız. Yüksek öğretimi ise ön lisansından lisansına, yüksek lisansından doktorasına kadar her safhasıyla milletimizin fikri iktidarının üretim merkezleri haline dönüştürmeliyiz. Bunu başardığımızda tıpkı geçmişte yaptığımız gibi kendimizle birlikte tüm insanlık için aydınlık bir geleceğin kapısını açmış olacağımızdan ben şüphe duymuyorum.”

FANATİKLİĞİN HAYRI OLMAZ

Önüne konan çerçevenin körü körüne fanatikliğini yapanın, kendine de ülkesine de medeniyetine de hayrı olmaz. Taklitçilik, mevcudun ardından gitmek demektir. Halbuki bize lazım olan ilhamını gelenekten alan yenilikçiliktir. Elbette dünyanın bilimde, teknolojide, kültürde, sanatta geldiği yeri toptan reddedecek, görmezden gelecek kadar gerçeklerden kopuk değiliz. Başka türlü hareket etmenin mümkün olmadığını da gayet iyi biliyoruz. Günlük hayatımızda otomobili bırakıp atı ulaşım vasıtası haline getirmek gibi bir düşüncemiz tabii ki yok. Bilgisayarın getirdiği kolaylıkları bir kenara bırakıp taşa, tahtaya, parşömene yazarak konvansiyel yöntemlerle işlerimizi yürütmek gibi bir saplantımız da bulunmuyor. Hayattan ve fıtrattan kopuk düşünceler peşinde koşanlara baktığımızda, mücadele ettikleri sistemin tam da merkezinde yer aldıklarını görüyoruz. Dünyadaki hâkim fikri anlayışın ve fiili düzenin sadece ardından giderek kendimize çok daha ileri bir medeniyet inşa edemeyeceğimize inanıyoruz.

GERÇEK İKTİDAR FİKRİ İKTİDAR

class=”cf”>

“Fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemedik. Hiç kimsenin bu fikri iktidar arayışından rahatsız olmaması gerekir. Bu arayışın sona ermesi, bir ülkenin ve toplumun felaketidir. Hükümet olmakla muktedir olmak, muktedir olmakla iktidar olmak arasındaki farkı gayet iyi biliyoruz. Gerçek iktidarın, fikri iktidar olduğunu biliyoruz. Bireylerden topluma, oradan insanlığa uzanan fikri iktidar zor bir süreçtir. Şahsen bu konuda kendimi biraz mahzun hissediyorum. Samimi bir muhasebeyle, 18 yılda her alanda tarihi eserlere, hizmetlerle imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum… Medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız en modern alt yapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor.”

ÜNİVERSİTENİN ANAHTARI VERİLDİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuşmasının hem başında hem de sonunda üniversitenin kurulmasında ve bugüne gelmesinde emeği olanlara teşekkür etti. Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı İrfan Gündüz, Cumhurbaşkanı’na üniversitenin sembolik anahtarını verdi. 

.bigpara-banner {display: block; width: 100%;margin: 15px 0;float: left;}.bigpara-banner-link{display: block;width: 100%;}.bigpara-banner img{display: none; width: 100%;}.bigpara-banner .web{display: block; width: 100%;}@media screen and (max-width:767px){.bigpara-banner .web{display: none;} .bigpara-banner .mobile{display: block;} }

Kaynak: Hürriyet


En son haberler

Bunları da okuyun

Exit mobile version