MASADA BİTMEYEN SÖZLEŞME İÇİN DANIŞMANA 54.000 DOLAR! – Airline Haber

THY’nin 21. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde sahaya sürdüğü TÜHİS eski Genel Sekreteri bu işi hilal-i ahmer yararına yapmıyordu tabii ki. Cıbıroğlu’na iki eşit taksitte tam 70.000 TL ödenecekti ! 2007 ortalama dolar kurunun 1.3 TL olduğu dikkate alındığında bu para yaklaşık 54.000 dolara denk geliyordu.  Yanlız dikkat çeken bir husus vardı. O tarihte Cıbıroğlu, MİKSEN (Mahalli İdareler Kamu İşveren Sendikası) isimli sendikada Genel Sekreter olarak görev yapıyordu. Bir başka kurumun maaşlı çalışanının haricen özel bir iş yapması gibi bir durum vardı ortada. Zaten Cıbıroğlu’na ödemenin brüt rakam üzerinden gider makbuzu karşılığı yapılması da bu düşünceyi destekler nitelikteydi. Cıbıroğlu’nun, elde ettiği bu ekstra gelir için beyanda bulunması ve vergisini ödemesi gerekip gerekmediği ise mali müşavirlerin konusu.THY yönetim kurulunda o tarihte Hamdi Topçu isimli muhasebeci görevde olduğu için bu sorunun  yanıtını herhalde en iyi kendisi bilecektir.

THY’NİN YÖNETİCİLERİ NE İŞ YAPAR?

Cıbıroğlu’na verilen rakam gerçekten büyüktü. Parayı makul göstermek için konu ile ilgili THY yöneticileri ve uzmanlarının neredeyse bütün görevleri Cıbıroğlu’na havale edilmişti. Biten sözleşmeyi değerlendirmek, teklifleri incelemek, yazışmalar yapmak, tutanakları hazırlamak, arabulucu görüşmelerinde toplu sözleşme toplantılarında THY heyeti sözcüsü olarak görüşleri dile getirmek, üst yönetimi bilgilendirmek ve daha bir sürü görev Cıbıroğlu’na verilmişti. THY’nin insan kaynakları ve mali birim yöneticileri kendilerine güvensizlik anlamına gelen bu tavırdan nedense hiç rahatsız olmamışlardı ! Tuhaf olan 2007’den sonra Cıbıroğlu tipi bir danışmanın görevlendirilmemesiydi. Demek ki, THY Rahmi beyin hizmetinden memnun kalmamıştı. Zaten sonuç da bunu gösteriyordu. 2007 Toplu Sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış, iş grev kararının asılmasına ve grev oylamasına kadar gitmişti. . Bu durumda 35.000 TL tutarında ikinci taksidin ödenmemesi gerekirdi. Acaba ödenmiş miydi? Öyle ya “Kardeşim sana o kadar para verdik, sonuç fiyasko…Masada bizi anlaştıramadın, geri ver bizim paramızı” denilmesi gerekmez miydi?

YÖNETİCİLERİNE GÜVENMEYEN BAŞKAN !

Grev oylamasına gidilmesi kararı THY’yi sevindirmişti. Hatta sendikanın kalesi olan Teknik A.Ş’de bile 1000’e yakın “grev oylaması yapılsın.” Imzası verilmişti. İşçilerin bu kararı işvereni umutlandırmıştı. THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin işi ciddiye almak gerektiğinin farkına varmıştı. Yakın çevresine dert yanıyordu.:”Tekliflerimizi personele iletin dediğimde o birim yöneticisinin üslubu farklı oluyor, diğerinin farklı oluyor. Meramımızın ve durumumuzun personele birebir aktarılması konusunda şüphelliyim.” Onun için gidip personelin karşısında onların itimadını kazanma gereğinden söz ediyordu.. Onlarla birebir iletişim kuracaktı.Yöneticiler için sarfettiği cümleler gerçekten ağırdı. Her ay dünyanın parasını cebe indiren yöneticiler görevlerini yapmadığı, bu iş için zamanın parası ile 11.500 dolar ödenen halkla ilişkiler şirketi Saydam PR’ın başarılı olamadığı, 54.000 dolara anlaşılan danışman Rahmi bey de bekleneni veremediği için iş başa düşmüştü anlaşılan. Satır arasındaki itirafı da atlamayalım. Karlıtekin “personelin itimadını kaybettiklerini” de ağzından kaçırıyordu. Yani psikolojik üstünlüğün sendikaya geçtiğini kabul ediyordu. 1989’dan beri sendika yönetiminde olan, çoğu kez ağır eleştirilere maruz kalan, aslında üyelerinin hatırı sayılır bir bölümünün de gönülsüzce desteklediği Hava-İş başkanı bile THY yönetiminden daha güvenilir bir konuma gelmişti. Gelinen bu aşamada kuşkusuz THY yönetiminin üstten bakan, kibirli ve antipatik görüntüsünün büyük payı vardı. Ama asıl sorun, liyakatsiz ve ehliyetsiz atamalardı. Yıllardır dirsek çürütüp tam terfi alacağı sırada, havacılıkla ilgisi uçak yolcusu olmakla sınırlı hatta yöneticilik tecrübesi bile olmayan kişilerin bir sabah başlarına müdür, başkan veya genel müdür yardımcısı olarak atanması personel arasında ciddi rahatsızlık yaratıyordu.

Kaynak: Airline Haber