İşte bu ve benzeri haberler bir araya getirildiğinde küresel çapta bir gıda krizinin kapıda olduğu hatta kimilerine göre bu krizin başlangıcını yaşadığımızı düşünüyoruz. Peki The Economist kapağında karşımıza çıkan kuru kafalı kıtlık mesajı ve komplo teorisyenleri “yaklaşan gıda felaketinin” altyapısını neye dayandırıyor? Kapağa konu makale; “Ukrayna’yı işgal eden Vladimir Putin’in dünyadaki bir çok insanın hayatını mahvedeceği” ifadesiyle başlıyor. Ukrayna-Rusya savaşı, pandemi, iklim değişikliği ve enerji krizinin bir araya gelerek küresel gıda krizini ortaya çıkardığı belirtiliyor. Ukrayna’daki savaş ile birlikte ayçiçek yağı ve tahıl ihracatının büyük bir ölçüde durduğu, ayçiçek yağı stoklarının birçok ülkede tükenmekte olduğu belirtiliyor. Diğer yandan yılbaşından bu yana buğday fiyatlarının %53 oranında yükseldiği, ihracat kararı alan Hindistan’ın yükselen sıcak hava dalgası sebebiyle ihracatı askıya almasıyla bu krizin derinleşeği öngörülüyor.

Makalede ayrıca Ukrayna-Rusya savaşının dünya gıda ticaretine etkileri de rakamlarla dile getiriliyor. Rusya ve Ukrayna buğdayın %28’ini, arpanın %29’unu, mısırın %15’ini ve ayçiçek yağının %75’ini dünya genelinde tedarik ediyor. Rusya’nın Odessa limanını abluka altına alması ve ihracatı engellemesinin dünyada gıda krizinin bu noktalarda konuşulmasına sebep olduğu belirtiliyor. Makale ayrıca Ukrayna’da çok sayıda mısır ve arpa ile dolu silo bulunduğu ve bu silolardaki hasatların ihracat yoluyla elden çıkarılmadığı takdirde çürüme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı vurgulanıyor. Bu haliyle yaklaşık 25 milyon ton mısır ve buğdayın Ukrayna’da mahsur kaldığı biliniyor. Makalede çözüm olarak Rusya’nın Ukrayna’nın nakliyesine izin vermesi, Odessa limanı ve çevresindeki mayınları temizleyerek limanı açması ve Türkiye’nin de boğazlardan geçiş izni vermesi gerektiği belirtiliyor.