Sosyal medya platformlarının çok yaygın kullanıldığı günümüzde, toplumu ilgilendiren Yargı kararlarının ilgi ile takip edildiği, beğenilen yargı kararlarının; övgülerle, kutlamalarla süslenip, beğenilmeyenlerin ise; protestolar, hakaret boyutuna varacak sataşmalarla doldurarak kamuoyunun yönlendirildiği bilinen bir gerçektir.
Mahkeme hükümleri tabi ki eleştirilecektir. Ancak bu eleştiri henüz hüküm kesinleşmeden, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu bilinmeden, bilimsel ve hukuki zeminden uzak yapılırsa, hukuka gölge düşürdüğü gibi hakka zarar verir, gözümüz kadar sakınmamız gereken yargı görevlilerine olan güven duygusunun zedelenmesine yol açar.
Her kes iyi bilir ki, Yargının sağlıklı ve saygın varlığı, toplumun temel güvencesi ve son sığınağıdır. Bu nedenle Hakim ve savcılar; hata yapma, suç işleme veya kötü davranışlarda bulunma ayrıcalığına sahip olmadıklarını, aksine; daha titiz olmakla yükümlü bulunduklarını hep akıllarında tutarlar.
Zira; yasal sorumluluklarına ek olarak, vicdani sorumlulukta görev gereği onlara yüklenmiştir. İhmali veya kasti, adalete gölge düşürecek tavır ve kararları, yasalarca korunmayacağı gibi böylesi bir durum vicdanlarını da büyük bir ızdıraba mahkum eder. Çünkü onlara tevdi edilen emanet:
– Allahın Sıfatı!..
– Kulun beklentisi!..
– insanlığın amacı!..
– toplumun temel direğidir!..
İşte hakim ve savcılar “Hak” gibi bir yüce değeri dağıtmanın emanetçisi olduğunu bilir ve görevi boyunca bunu hiç unutmaz.
NE MUTLU!… Tüm nitelikleriyle hakim ve savcı olabilen bu mesleğin seçkin, vefalı, Vatan ve Millet aşığı, Milli İrade ve Cumhuriyetimizin koruyucusu fedakar mensuplarına