Özellikle dünyada çam balı üretiminde 1. sırada olan ülkemiz, bu eşsiz balın %85’inin üretildiği Muğla’da yaşanan felaket sonrasında bu açıdan da büyük bir yara aldı. Ortalama 3,5 milyon kovana ev sahipliği yapan bölgede yangın felaketi sonrasında milyarlarca arının yok olduğunu söylersek, maalesef yanlış olmayacaktır. Bal ormanları olarak adlandırılan çam ormanlarının yer aldığı bölgelerin arıcılık yapılan bölümlerinin tamamına yakınının bu felaket sonrasında yandığı düşünülürse, önümüzde çok ciddi bir ekolojik felaket de var diyebiliriz. Maalesef bu süreçte yok olan ekosistemin tekrar dengeye gelmesi için ortalama 40 yıl gibi bir süre öngörülürken, bunun da bölgede çok uzun yıllar çam balı üretimi yapılamayacağı anlamına geldiğini söyleyelim.
Arıların ekolojik dengedeki öneminin yanı sıra; bölgede yok olan ağaçların yanında irili ufaklı milyonlarca canlının yok olması, ormanların sadece yeşil ağaçlardan ibaret olmadığını bu acı gerçekle bir kez daha hatırlamamızı sağlıyor. Yangın saat saat, dakika dakika ormanı ve ormandaki ekosistemi yok ederken, üst üste gelen acı haberler ortaya çıkan tabloda belki de önümüzdeki bir neslin bu ekosistemden ve ekosistemin bize hediyelerinden faydalanamayacağı gerçeğini ortaya koyuyor. Bu kapsamda ormanları korumanın tam anlamıyla bir ulusal güvenlik meselesi olduğu, korunamayacak bir karış toprağın bile ne denli büyük felaketlere yol açabildiğini bu acı felaketi yaşayarak millet olarak görmüş olduk. Temennimiz bu eşsiz ekosistemin, verimli topraklarda sağlanacak doğru strateji ve politikalarla öngörülen daha kısa sürede eskisi gibi yerine gelmesidir. #BüyükBirAileyiz