Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru: Pandemi döneminde hızlı aksiyon aldık

Pandemi döneminden işletmeler nasıl etkilendi? Türkiye’de dönüşüm sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birçok işletme pandemiden olumsuz etkilendi. İş yapış şekli değiştiği gibi iş hacimleri de darbe aldı. Ancak pandeminin ilerleyen aylarında hızla sürece ve yeni döneme adapte olunmaya  başlandı. Şirketler dijital dönüşüme hız verdi. Evden çalışma sistemleri, BT ekiplerinin uzaktan çalışanlara ve müşterilere kesintisiz hizmet vermesini sağlayacak hizmetler, bulut sistemleri bir anda daha fazla sayıda şirketin i kısa vadeli planlarında yerini aldı, gerekli düzenlemeler hayata geçirildi. Örneğin Cisco olarak biz bu süreçte birçok yeni hizmeti hayata geçirdik, birçok hizmetimizi de pandemi koşulları nedeniyle oluşan yeni gerekliliklere uyumladık. 

Çalışanların farklı yerlerden farklı araçlarla bağlandığı  ortamlar yaygınlaştıkça  bulut teknolojileri de daha ön plana çımaya başladı. BT ekipleri de çalışanlara  ihtiyaç duydukları her yerde ve her zaman en iyi düzeyde dijital deneyimler sunma zorunluluğu ortaya çıktı ve  ve şirketler dijital iş yeri çözümlerini geliştirmek için hız, analiz ve kontrol temelli bir bulut merkezli modele geçmeye başladı. Şirketlerin Süreklilik, Analiz, Güvenlik, Bağlantı ve Operasyonlar olmak üzere beş ana alanda güvenle eksiksiz bulut stratejileri geliştirmesine yardımcı olmaya yoğunlaştık. Bulut teknolojisini bu alanlara entegre etmek için çok önemli yatırımlar yaptık. 

Türkiye’de de  şirketler  özellikle pandemi sonrası oluşan yeni koşullarda dijitalleşmenin bir zorunluluk olduğunu gördü. Teknoloji, medya ve telekomünikasyon alanlarında, sağlık ve ilaç sektöründe şirketler dijital dönüşümü öncelikleri arasına aldı, hızla uygulamaya geçti. Evden çalışma uygulamaları nedeniyle finans sektöründe de bu dijital dönüşüm kaçınılmazdı. Teknoloji, medya, bilgi işlem gibi birçok ana iş kolunda da sağladığımız hizmetler sayesinde birçok farklı alanda i şirketler  ağ güvenliği ve BT ekiplerince erişim gibi kritik alanlarda sorun yaşamadan yeni dönem iş yapış şekillerine geçmelerinde destek olduk. 

Bu özel süreç, dijital dönüşümü olabildiğince hızlandırdı. Bu kadar hızlı olan bir değişim, beraberinde ne gibi sıkıntıları getirdi?

Pandemi sürecinde şirketler en büyük endişesi ağlarda güvenlik ve uzaktan erişim konularıydı. Sürekli değişen uygulama ortamları, ağ güvenliğini daha karmaşık hale getirdi. Günümüzün sürekli entegrasyon ve sürekli sağlama (CI/CD) uygulamaları, uygulama ortamları ve iş yüklerinin güvenli, güvenlik duvarlarının uygun bir şekilde yapılandırılmış ve güvenlik ilkelerinin entegre edilmiş olmasını sağlamak için geliştiriciler, güvenlik ve ağ ekipleri arasında daha sıkı bir koordinasyonu gerekli kıldı. Aksi takdirde, sürekli değişen bu ortamlardaki güvenlik açıkları ve hatalı yapılandırmalar, potansiyel tehdit aktörleri için açık kapı bırakıyor. Ağ güvenliğini yeniden tanımlayarak ve basitleştirerek Cisco olarak yeni hizmetlerimizi duyurduk.  

  • Sektörün İlk Entegre Ağ ve İş Yükü Güvenliği Çözümü Cisco Secure Workload, uygulamalar nerede olursa olsun gerekli politika değişikliklerini Cisco Secure Firewall’a dinamik bir şekilde bildiriyor ve kapsamlı bir görünürlük ve kontrol sağlıyor.

  • Geliştirilmiş Threat Defense: Secure Firewall Threat Defense 7.0, yeni nesil yetkisiz giriş önleme sistemlerini (NGIPS) tanımlayan, dünyanın öncü tehdit koruma platformu Snort 3 IPS ile daha yüksek verimlilik sunuyor. Güvenlik Duvarı Güvenli Yönetim Merkezine SecureX şeridinin eklenmesi de algılama ve müdahale süreçlerini basitleştiriyor.

  • Cisco’dan Buluta Özel Güvenlik Duvarı: Kubernetes ortamları için özel geliştirilmiş Cisco Buluta Özel Güvenlik Duvarı, geliştirici dostu bir hizmet ve Cisco’nun bugüne dek geliştirdiği en esnek güvenlik duvarı olma özelliğini taşıyor. 

Cisco olarak bu süreçte neler yaptınız? Hangi çözümlerinizle öne çıktınız? İşletmelere hangi alanlarda destek oldunuz?

Pandemi tüm dünyada hayatı beklemediğimiz şekilde etkiledi. Teknolojinin ve internetin, ekonominin devam etmesini sağladığını gördük. Ancak internet erişimi, dünya nüfusunun sadece yarısında var ve pandemi, internete erişimi artırma ihtiyacının aciliyetini bir kez daha ortaya koydu. Pandeminin başlamasıyla, tüm dünyada müşterilerimize destek olabilmek ve onlara evden çalışma ortamı sağlayabilmek için güvenli bulut servislerimizden web konferans için Webex, güvenlik için VPN, Güvenli DNS /Umbrella) ve çok faktörlü kimlik doğrulama (DUO) servislerini kullanıma açtık. Çünkü bu yeni dönemde bulut kullanımı hızla arttı. Bulut uygulamalarında günlük kimlik doğrulama işlemleri, pandeminin ilk birkaç ayında %40 artış gösterirken bunların büyük bölümü çeşitli bulut hizmetlerine güvenli erişim sağlamak isteyen şirketler ve orta ölçekli kuruluşlardan geldi. Biz de yeniliklerimizi, kısa ve orta vade atılımlarımızı bu değişen beklentilere göre şekillendirdik. Kısa sürede evrilerek beklentilerin de önüne geçmeyi başardık.

Araştırmalara göre şu an pandemi öncesi döneme göre ortama 4.7 kat fazla kişi düzenli olarak evden çalışıyor. Bu durumda şirketlerin VPN ölçeğini genişletip evden çalışma ağlarında güvenliği arttırarak çalışanlarına her yerden verimli olma ve iş birliği yapma imkânı sağlaması, uygulamaları korumak için çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) kullanması ve siber tehditlere karşı savunma amacıyla bulut güvenliği güvenli erişim hizmetleri uç noktası (SASE) uygulaması gerekti. Pandeminin etkisi, müşteri sayıları, uygulama trafiği örüntüleri ve e-öğrenim kullanım sayısındaki hızlı artışlar, görüntülü konferanslar, sanal etkinlikler, uzaktan bakım, süreç otomasyonu ve ağa bağlı diğer hizmetlerde benzeri görülmemiş düzeydeki sert dalgalanmalarla da kendini gösterdi. Hizmet sürekliliği sağlamak için diğer birçok ağ işlevine ek olarak tekrara dayalı yönetim görevlerinin, ağ erişiminin, oryantasyon ve segmentasyonun yanı sıra veri merkezinin ötesinde buluta kadar geçerli politikaların otomatikleştirilmesi gerekliliği doğdu. Bu ihtiyaçları karşılamaya yardımcı olmak ve küçük işletmelerin esas faaliyetlerine odaklanmalarını sağlamak için Cisco olarak “İşletmeler için Tasarlandı” portföyüne yepyeni güncellemeler yaparak makine öğrenimi, yapay zeka ve bulut odaklı çözümlerin gücünü bir araya getirdik. Satın almayı, kurulumu ve bakımı basitleştirdik. 

Dijital dönüşüm sürecinin yarattığı en büyük fırsat/avantaj neydi? 

Dijital dönüşümde ortaya çıkan, daha doğrusu büyük ya da küçük işletmelerin fark ettiği en büyük fırsat global müşterilere erişim imkanı oldu. Yani Türkiye’deki bir KOBİ  dünyanın diğer ucundan bir müşteri bulabileceğini, onunla kolayca görüntülü arama sistemleri üzerinden iletişim kurup iş yapabileceğini gördü. Burada Csico Webex’in çok önemli bir özelliğinin da faydasını aktarmak istiyorum. Gerçek zamanlı çeviri özelliği sayesinde toplantılara artık daha rahat katılan kullanıcılar, İngilizceden 100’ü aşkın dile çeviri yaparak, ekiplerin birbiriyle daha etkili bir biçimde iletişim kurmasını sağlayabilecek ve işletmelerin daha kapsayıcı ve küresel bir iş gücü oluşturması için yeni fırsatlar yaratabiliyor. Cisco Webex bu özelliğe, dil bariyerini kaldırarak daha da kolay bir çevrimiçi konferans deneyimi sunmak amacıyla yoğunlaştı.

Pandemi öncesi döneme geri dönebilmek mümkün mü? Yoksa ‘yeni normal’ artık hayatımıza kalıcı olarak yerleşti mi?

Pandemi döneminde zorunlu olarak gelişen bazı reflekslerin ve sağlanan hizmetlerin, kazanılan alışkanlıkların, pandemi bittiğinde de süreceği kanaatindeyim. Bu dönemde müşterilerimize işlerini her yerden ve her koşulda aynı konforla, düzenlerini bozmadan devam ettirmelerini sağlayacak hizmetler sunarak hızlı aksiyon aldık. Sunduğumuz hizmetler şirketlerde güvenliği aynen devam ettirirken maliyetleri azaltma konusunda da önemli katkı sağladı. Buradan bakınca pandemi sonrası da bunun devam etmemesini gerektirecek bir durum olacağını düşünmüyorum. Pandeminin iş yapış şekillerimizi kalıcı olarak değiştirmesiyle, çalışanlar artık ofisten ve evden çalışma arasında bir denge kurarak ne zaman ve nereden çalışacakları konusunda daha fazla söz sahibi olmak istiyor. Şirketler dijital iş yeri dönüşümüne yatırım yapıp hibrid modeller kurdukça, konumdan bağımsız olarak çalışan deneyimini gerçek anlamda dönüştüren teknolojik çözümler ve hizmetler, bulut temelli iş birliği platformları öne çıkıyor. Bulut teknolojileri, pandeminin ilk aylarında şirketlerin koşullara hızla uyum sağlamasına yardımcı oldu. BT ekipleri, gelecekte çok daha fazla çevikliğe ihtiyaç duyacak. Ekipler, gözlenebilirlik gibi çözümleri kullanarak gerçekten önemli olan veri ve bilgileri izlemeye geçebilecek. Onlar mevcut dönüşümlerinin ölçeğini büyütmeye devam ettikçe de bilgiler ve otomasyon, gelecekte büyüme, rekabetçilik ve esneklik açısından daha önemli bir hale gelecek. Çalışanların bu kazanılmış konforun, bir anlamda hak ve alışkanlıkların pandemi bitince de devam etmesini isteyeceklerini öngörüyoruz. 

Uzun vadeli stratejik planlama yapan şirketler için geleceğin iş ortamı vizyonuna sahip olmak çok önemli. Çalışanların beklentilerini ve verimliliği arttıracak ihtiyaçları çok iyi belirleyip hareket etmeleri gerekiyor. Örneğin Cisco Webex’in sağladığı kolaylıklar, çalışanların ajandasına göre planlama yapan özellikler, yüksek kalite görüntü ve ses sistemleri bu beklentileri en iyi şekilde karşılamak üzere tasarlandı. Pandemi sonrası hibrid çalışma ortamlarının yaygınlaşacağı düşünülerek oluşturulan sunum ayarları, sensörler, Yapay Zeka özelliği, otomasyon çalışanları evlerinde de üretken tutarken uçtan uca ağ güvenliği, kolay planlama, zaman tasarrufu ve yeni teknoloji deneyimleri sağlıyor.  Bunlar artık iş ve eğitim hayatlarının, uzaktan erişimle hizmetlerin sürdüğü eğitim ve sağlık gibi sektörlerin birer parçası haline gelecek.

Araştırmalarımıza göre pandemi sonrası dünya genelindeki iş gücünün sadece yüzde 9’unun tamamen ofise dönmesi bekleniyor. Uzaktan çalışma döneminde verimlilik artışı, maliyet azalması gibi etkenlerle büyük şirketlerin yüzde 53’ü, pandemi sonrası ofis alanlarında ve malzeme kullanımlarında küçülmeye gidecek. Çalışanlarda, teknik alt yapı ve akıllı teknolojilerle iyileştirdikleri bir hibrit çalışma ortamı beklentisi oldukça yüksek. Örneğin verimliliği ve iş birliğini en süt seviyede sağlayan Cisco Webex sayesinde çalışanlar, bulundukları her yerden işlerine devam edebiliyor. Pandemi sonrası iş yerlerine dönmeyi tercih eden şirketler içinse akıllı ve sağlıklı iş ortamları sistemleri öne çıkacak. Şimdiden dönüş zamanını planlayan müşterilerimize, Cisco Webex üzerinden en uygun çözümleri sunuyoruz. 

Cisco olarak pandemi sonrasında trendleri nasıl öngörüyorsunuz? Başka ne gibi değişimler yaşayacağız?

Pandemi ilerledikçe, müşterilerimizle iş sürekliliğinden iş çevikliğine geçiş için iş birliği yaptık. Ayrıca, yenilikçi uygulama deneyimlerinin sağlanmasının ve ölçeğinin genişletilmesinin her zamankinden daha hızlı olmasına katkıda bulunduk. Bu değişiklikleri göz önünde bulundurarak, teknoloji ve BT sektörünün yakın geleceğini tanımlayan 6 ana trendin olduğunu düşünüyoruz. 2020’nin de gösterdiği gibi, teknolojik değişimin temposu çok yüksek ve 2021’de bunun devam etmesini bekliyoruz. Pandemi son derece zorlu bir deneyimdi, ancak dijitalleşme işletmelerin, kuruluşların ve kişilerin krizde ilerleyebilmesinde hayati bir rol oynadı. Gelecek ve teknolojinin gündelik yaşamımızdaki olumlu rolü adına ümitliyim.

Cisco olarak öngördüğümüz en önemli teknoloji trendlerinin başında dijital uçurumun kapanması geliyor. 5G ve Wi-Fi 6 ağlarının kullanılmaya başlanması ve genişlemesi bant genişliği, hız ve gecikme gibi konularda iyileşme sağlayacak ve internet bağlantısının, fiber optik ağların ulaşılamayacağı yerlere de ulaşmasına olanak tanıyacak. Sağlık hizmetleri, üretim ve eğitim gibi alanların tümü bu durumdan faydalanacak. Böylece, bu yeni teknolojilerin milyonlarca kişi için büyüme ve inovasyona güç vermesiyle, dijital uçurum biraz daha kapanacak.

Bir diğer trend ise sensörlerin deneyime (ve güvenliğe) katkısı. Sensörler, 2021 yılında birey ve çalışan sağlığı ve güvenliğinde merkezi bir konumda olacak. Yama benzeri sensörlerle sağlık takip edilirken, spor sensörleri beyin sarsıntısını izleyecek. Yorgunluk sensörleri ise zorlu koşullarda uyanıklığı takip edebilecek. Sensörlerin sunduğu veri temelli bilgiler, işyerinde daha güvenli, daha sağlıklı ve daha verimli bir ortam sağlanmasına yardımcı olacak.

Geleceğin anahtarı, uygulamalarla sağlanan çeviklik ve esneklik ise bir başka teknolojik trend olarak karşımıza çıkacak. Bulut teknolojileri, pandeminin ilk aylarında şirketlerin koşullara hızla uyum sağlamasına yardımcı oldu. 10 aylık bir sürenin sonunda, birçok işletmenin kalbinde yer alan uygulamalar artık oldukça dağıtık bir durumda. Her zamankinden daha hareketli olan çalışanlar ise sistemler üzerine benzeri görülmemiş bir talep yüklüyor. BT ekipleri, mevcut dönüşümlerinin ölçeğini büyütmeye devam ettikçe de bilgiler ve otomasyon, gelecekte büyüme, rekabetçilik ve esneklik açısından daha önemli bir hale gelecek.

Müşteri deneyiminden marka heyecanına geçiş de daha önemli hale gelecek. Mobil ve akıllı cihazlar gündelik yaşamı dönüştürürken, alışveriş, bankacılık, eğitim ve daha fazlası için çok sayıda mobil uygulama var. Pandemi sürecinde mobil uygulamalar, kişilerin takibinde son derece önemli birer araç haline geldi. Mobil uygulamalar, kamu ve özel sektör kuruluşlarının kullanıcılarla benzersiz biçimlerde iletişim kurmasını sağlarken, çoğu iş süreci de uygulamalar üzerinden gerçekleşiyor. Çoğu gelişmiş uygulama, anlık yanıtların yanı sıra daha kişisel ilişkilerin yürütülmesini de sağlıyor. Bu da ağlardan elde edilen gerçek zamanlı bilgi yığınlarının hızla eyleme geçirilebilir bilgilere dönüştürülebilmesini gerekli kılıyor. Bu kabiliyetleri kullanan şirketler, müşterilerine, bir sorun bildirmelerinden de önce yanıt verebiliyor. Temel düzeyde müşteri memnuniyetini derin müşteri bağlılığı, heyecanı ve sadakatine dönüştüren de bilgi edinme temelli kişiselleştirme ve deneyimin bu birleşimi oluyor.

Kimlik ve parolasız gelecek en çok ilgi gören trendlerden biri olarak karşımızda. Mobilite ve bulut çözümlerinin daha yaygın kullanımı, ölçeklenebilirlik ve maliyet konusunda büyük faydalar sağlasa da siber tehditlerde artışı da beraberinde getirdi. Sıfır güven metodolojisi, artık bu sorunlara karşılık vermekte yetersiz kalıyor. Kayıp veya çalıntı kimlik bilgileri, uzaktan çalışmaya geçişlerle daha da artarken, güvenlik ihlallerinin en yaygın nedeni olmayı sürdürüyor. 2020 Duo Güvenilir Erişim Raporu’na göre, iş amaçlı kullanılan mobil cihazların %80’inde biyometrik özellikler yapılandırılmış olup bu oran geçtiğimiz beş yılda %12 artış gösterdi.

Son olarak gerçekte ihtiyaç duyduğunuz teknolojiler için tüketim modelleri de yeni trendlerden biri olarak hayatımıza ve iş yapış şekillerimize yön verecek. Şirketler, uzun zamandır herkes için aynı şekilde geliştirilmiş dijital çözümlere yatırım yaparak sıklıkla kullanıcıların ihtiyaç duymadığı özelliklere para ödüyor. Günümüzde hizmet olarak yazılım çözümleri, şirketlerin belirli bir zamanda ihtiyaç duyduğu özellikler için para ödemesini sağlıyor. Böylece şirketler, gerektiğinde diğer hizmetleri de hızlıca edinebiliyor. Daha fazla özellik ve olanak yazılım yoluyla sağlandıkça, tüketim modelleri değişmeye devam edecek. Bu “kullandığın kadar öde” modelleri, göz ardı edilemeyecek kadar esnek ve düşük maliyetli. Cisco 2021 CIO ve BT Karar Vericileri Nabız Yoklaması Araştırması’nda, CIO’ların ve BT karar vericilerinin %85’inin işletmeleri için önemli olduğu konusunda mutabık kaldığı üzere bu tür “kullandığın kadar öde” harcamaları, şirketlere daha fazla esneklik ve maliyet öngörülebilirliği sağlamaktadır.

Sponsorlu İçerik

Kaynak: Hürriyet