CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Sözde barış planı yüzyılımızın Haçlı zihniyetidir

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi'nin çağrısıyla Yenikapı Meydanı'nda düzenlenen "Büyük Kudüs Mitingi"nde, Haçlıların yaptıklarının aksine Selahaddin Eyyubi'nin kim olursa olsun tek bir Hristiyan'ı dahi rahatsız etmediğini, Kutsal Kabir Kilisesi'nin yıkılması isteğini reddettiğini, binlerce Hristiyan'ın kentten fidye ödemeden ayrılmasına izin verdiğini, Hristiyan kadınlara ve yetimlere hediyeler verdirdiğini, El Aksa Camisi'nin tepesindeki haçı indirdiğini, kiliseye çevrilen caminin gül sularıyla yıkanarak yeniden ibadete açıldığını söyledi.

Selahaddin Eyyubi’nin Allah’a ve imanına karşı görevini yerine getirdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Onun için en büyük zafer Kudüs’ün kine, istilaya, talana izin vermeden kurtarılmış olmasıydı. Selahaddin bunları yaparken bunları örnek aldığı kişi şüphesiz ki Hazreti Ömer’di. Hazreti Ömer de MS 638 yılında Kudüs’ü fethettiğinde tüm kent halkının canlarını ve mallarını güvence altına almıştı. Selahaddin Eyyubi’nin temelini attığı barış ruhu, Kudüs’e yüzlerce yıl hakim oldu. Osmanlı Devleti boyunca da Kudüs, tüm dinlerin özgürce yaşam sürdüğü bir barış kenti kimliğini sürdürdü. Biz, Müslümanlar için Kudüs, Mekke ve Medine’nin ardından 3. kutsal kentimizdir. Bizim ilk kıblemiz Mescid-i Aksa, Kudüs’te bulunmaktadır. Sevgili Peygamberimizin Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya oradan da göğe yaptığı miraç yolculuğu nedeniyle Kudüs bütün Müslümanlar için özel bir yere sahiptir.” diye konuştu.

“Kudüs’ün ortasına bir bomba konmuştur”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 ilahi din için de kutsal olan Kudüs’ün bir barış kenti olması gerektiğini anlatarak, “Ancak ne yazık ki Kudüs, dinler arası gerilimin, din merkezli savaşların ve mücadelelerin adresi oldu. Bugün bu mücadelenin yeni bir aşamasındayız. Çağımızın Haçlı zihniyetleri ile Kudüs, Müslümanların ve Filistinlilerin ellerinden alınmak isteniyor. 1092’de Haçlıların Kudüs’ü işgal ettiklerinde yaptıkları bugün yaptıklarıyla aynıdır.” diye konuştu.

ABD Başkanı Donald Trump’un açıkladığı sözde planın, bu yüzyılın Haçlı zihniyeti olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Kudüs’ün ortasına bir bomba konmuştur ama o bombanın etkisini gidermek hepimize düşüyor. Filistin devleti Kudüs’ten, Kudüs Filistin devleti ve Müslümanlardan koparılmak isteniyor. Oysa yaklaşık bin yıl önce Haçlılara karşı Müslümanlarla birlikte Kudüs’ü koruyanlar da Yahudilerdi. Oysa Yaklaşık 900 yıl sonra Selahattin Eyyübi’nin Kudüs’ü yeniden özgürleştirdiğinde kente özgürce dönenler, Müslümanlarla birlikte yine Yahudilerdi. Farklı Hristiyan mezhepleri yüzyıllardır Kutsal Kabir Kilisesi’nde birlikte ibadet edebiliyorlarsa bu Müslümanların sayesindeydi. Tarihin bize öğrettiği budur.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, yüzlerce yıl önce bu toprakların Haçlı seferlerine karşı direnmeyi başardığını anlatarak, Türklerin öncülük yaptığı Müslümanlar başta olmak üzere tüm Orta Doğu halklarının Haçlıları yendiğini söyledi.

“Yüzyılımızın Haçlı zihniyetinin planlarını da bizler boşa çıkardık. Bundan sonra da Allah’ın izniyle boşa çıkaracağız” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Herkesi kucaklayan, herkesle dayanışma içinde olan yeni bir yaklaşımla yapacağız bunu. Kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden bizi bölmeye, emperyalistlerin aleti etmeye çalışıyorlar. Emperyalizme karşı, egemen güçlere karşı bütün mazlum milletlerin birleşmesi bizim ahdimizdir. Bunu herkes böyle bilmeli. Binlerce Türkiyeli kardeşimiz Filistin mücadelesine destek vermek amacıyla Filistin’e gitmekten çekinmemiştir. Bugün Filistin’de ve Lübnan’da Türk gençlerinin mezarları bulunmaktadır.”

“Hepimizin kalbi Filistin ve Kudüs için atmaktadır”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kudüs ve Filistin’in birbirinin karşıtıymış gibi görünen iki siyasi tarafı ortaklaştıran bir dava olduğunu anlatarak, “Hepimizin kalbi Filistin ve Kudüs için atmaktadır. Çünkü hepimiz hakkın, hukukun ve adaletin hakim olduğu bir Türkiye, hakkın, hukukun ve adaletin hakim olduğu bir Orta Doğu, hukukun ve adaletin hakim olduğu bir dünya için mücadele ediyoruz. Her Firavun’un bir Musa’sı vardır. Günümüzün firavunlarına karşı her birimiz birer Musayız.” ifadesini kullandı.

İslam dünyasındaki tüm parçalanmışlığına rağmen, bazı İslam ülkelerinin Trump’ın sözde barış planına destek vermiş olmasına rağmen, İslam dünyasındaki akan kana, gözyaşına rağmen, Allah’ın “hak, hukuk ve adalet” diyenlerle beraber olduğunu belirterek, “Filistin için hak, hukuk ve adalet. Kudüs için hak, hukuk ve adalet diyoruz. Adaleti, hakkı ve hukuku Filistinli kardeşlerimizle birlikte inadına koruyacak ve savunacağız.” diye konuştu. 

Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu: İslam dünyası olarak problemimiz içinde bulunduğumuz acziyettir

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “yüzyılın anlaşması”nın Filistin’i İsrail’e peşkeş çektiğini, uluslararası hukuku ayaklar altına aldığını, bütün insani ve vicdani değerleri yok saydığını, kaosa ve savaşa zemin hazırladığını belirtti.

Anlaşmanın, yüzyılın anlaşması değil, yüzyılın ihaneti, yüzyılın zorbalığı, yüzyılın paçavrası olduğunu dile getiren Karamollaoğlu, “Bu paçavrayı Allah’ın izniyle tarihin çöplüğüne atacağız çünkü hak ettiği tek yer orasıdır.” diye konuştu.

Filistin’in 100 yılı aşkın süredir devam eden bir planın hedefinde olduğunu aktaran Karamollaoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın öncülük ettiği planla Filistin’in üzerine son çivinin çakmaya çalışıldığını söyledi.

Karamollaoğlu, “Sırada ne var? Vadedilmiş topraklar var, Nil ile Fırat arası var, Diyarbakır var, Mardin var, Urfa var, Çukurova var, Türkiye var. Açık söylüyorum, eğer bugün Kudüs’e sahip çıkamazsak yarın İstanbul’u gündeme getirecekler. Eğer bugün Filistin’i koruyamazsak, Allah korusun yarın Türkiye’nin bütünlüğünü savunmayla karşı karşıya bırakacaklar bizi.” dedi.

Gece gündüz ağlamanın Müslümanlara faydası olmadığını belirten Karamollaoğlu, şöyle devam etti:

“Bugün sormamız gereken asıl soru şu: Irkçı emperyalizm adım adım hedefine yürürken, biz ne yapıyoruz? 100 yıllık planlar bir bir devreye sokulurken, biz ne yapıyoruz? Bağdat, Şam, Kudüs birer birer yağmalanırken, biz ne yapıyoruz? Bu zulüm dünyasını yıkıp yerine adil bir dünya kurmak için mi çalışıyoruz yoksa ırkçı emperyalizmin oyunlarına figüranlık yapıp birbirimizi mi boğazlıyoruz? Birleşeceğimize bölünüyor, birbirimizle mi uğraşıyoruz? Kardeşliğimizi pekiştireceğimize ırkçılık ve mezhepçilik tuzağına düşerek birbirimizi yok etmeye mi çalışıyoruz? Sadece hasım yaptıklarından şikayetle yetinmek acizlerin işidir. Kendi coğrafyasında kendi planlarını yapamayanlar, başkalarının yaptığı planların sadece figüranı olurlar. İslam dünyası olarak problemimiz ırkçı emperyalizmin güçlü olması değil, bizim içinde bulunduğumuz acziyettir. Bugün bizim problemimiz Filistin işgal edilirken eli kolu bağlı beklemektir, Kudüs’e el konurken ırkçılık ve mezhepçilikle uğraşmaktır, Mescid-i Aksa’da Müslümanların onuru çiğnenirken kavmiyetçilik yapmaktır, saraylarımızı, saltanatlarımızı korumak için bu işgale sessiz kalmaktır, günde 40 defa Allahu ekber deyip, sonra Trump’a teslim olmaktır.”

“Süslü laflara değil, güçlü icraatlara ihtiyacımız var”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Filistin’in karşı karşıya olduğu küresel bir kuşatmaya küresel bir direnişle, küresel bir intifada ile karşı koyulabileceğini belirterek, “İhtilaflarımızı, farklılıklarımızı kaşıyarak değil, ittifaklarımızı güçlendirerek, bu gidişi engelleyebiliriz. Bu yüzden zaman, süslü laflar söyleme zamanı değil icraat zamanıdır. Filistin’in kurtuluşunu gerçekten istiyorsak, süslü laflara değil, güçlü icraatlara ihtiyacımız var.” dedi.

Cılız açıklamalar ve sözde kınamaların İsrail’i daha fazla cesaretlendirmek dışında bir işe yaramadığını dile getiren Karamollaoğlu, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Kısa vadede D-8’ler başta olmak üzere içinde yer aldığımız bütün ulusal ve bölgesel kuruluşlar, harekete geçirilmelidir. Derhal İslam ülkeleri, İsrail ile olan her türlü diplomatik ilişkilerini kesmelidir. Ciddi ekonomik, diplomatik ve siyasi yaptırımlar devreye sokulmalıdır. Hukuka ve evrensel değerlere inanan bütün küresel kuruluşların, bu zorbalığa karşı tek yürek halinde hareket etmeleri sağlanmalıdır. Güney Amerika’dan Asya’ya kadar, Filistin’e Küresel Destek Platformu oluşturulmalıdır. İslam ülkelerinin, hava ve kara sahaları, İsrail ile ilgili her türlü askeri uçuşa ve tatbikata kapatılmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde bir Filistin Barış Gücü oluşturulmalıdır. Bu askeri güç, caydırıcı teçhizatlar ile donatılmalı, Filistinlilerin can ve mal güvenliğini korumak için Gazze’de konuşlandırılmalıdır. Orta ve uzun vadede İslam ülkeleri olarak birbirimizle uğraşmayı bırakmalıyız. Sahip olduğumuz imkanları, birbirimizi yok etmek için değil, birbirimizi desteklemek için kullanmalıyız. Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme politikalarına ve entrikalara karşı ortak stratejiler geliştirmeliyiz. Ülkelerimizde savunma sanayisine ve teknolojiye önem vermeliyiz. Ekonomik ve teknolojik kalkınma, her İslam ülkesinin en öncelikli meselesi olmalıdır. Kaynaklarımızı doğru ve yerinde kullanmalıyız. Aramızdaki ticareti güçlendirmeli, bu ticareti kendi para birimlerimiz üzerinde gerçekleştirmeliyiz. İslam Ülkeleri Savunma İş Birliği Teşkilatını mutlaka kurmalıyız. Yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi, mahdut imtiyazlı çevrelerin değil ülkelerimizin sanayileşmesi, kalkınması ve zenginleşmesine tahsis etmeliyiz. Ekonomik, teknolojik, siyasi ve askeri alanlarda ortak ve güçlü müesseseler oluşturmalıyız.”

Kaynak: AA