Bu rakamlara bakın ABD batacak mı siz karar verin

Siyahilerin Amerikan tarihi içinde her zaman önemli bir yeri olmuştur. 1861 yılında köleliği kaldırmak isteyen Kuzeyliler ile köleliğin devam ettirilmesinden yana olan ve Abraham Lincoln’un Başkan seçilmesi ile bağımsızlıklarını ilan eden Güneyliler arasında cereyan eden İç Savaş dört yıl sürmüş, bu savaşta bir milyondan fazla Amerikalı ölmüştür. Kuzeylilerin kesin galibiyeti ile sonuçlanan bu savaş sonrasında kölelik kaldırılmış, köleliği kaldıran Başkan Lincoln ise bir Güneyli tarafından öldürülmüştür.

Köleliğin kaldırılmasına rağmen beyaz ırkın üstünlüğünü esas alan Amerika’da siyahiler, beyazlar tarafından her zaman eski köleler olarak görülmüş, eşit olmayan, ikinci sınıf vatandaş muamelesine muhatap olmuş ve mutsuz bir azınlık olarak yaşamaya devam etmiştir.

Siyahi George Floyd’un beyaz polis tarafından nefessiz bırakılarak öldürülmesi bardağı taşıran son damla olmuş, bu olay ile başlayan toplumsal başkaldırı, Amerikan krizi olarak tanımlanmıştır. Bu başkaldırının nasıl gelişeceği, Kasım ayındaki seçimleri nasıl etkileyeceği ise tartışılmaktadır.

Genelkurmay Başkanını Orgeneral Mark A. Milley’in, ‘’biz askerler sadece anayasaya bağlıyız ve toplumsal gösteriler demokratik haktır’’ anlamındaki memorandumu, Başkan Trump’ı yalnızlaştırmış, Amerika’da sivil-asker ilişkileri konusunda, ciddi bir tartışma başlatmıştır.

Eski Başkan Barack Obama, Trump’ın uyguladığı politikaları tenkit ederken değişim çağrısı yapmış; eski Genelkurmay Başkanı ve Dışişleri Bakanı Colin Powell  ise ‘’Trump’ın sürekli yalan söylediğini, dış politikada yanlışlar yaptığını, Rusya’nın, Çin’in, İran’ın ve Kuzey Kore’nin Amerika’ya saldırma niyetinin olmadığını ifade ederek, Amerikan halkının Trump’ı tehlike olarak gördüğünü ve oyunu Biden’e vereceğini’’ açıklamıştır.

Doğal olarak Amerika’daki gelişmeler Türkiye’de de tartışılmaktadır. Türkiye’deki haber kanallarında dış politika konusunda tecrübeli moderatörler olmadığı için çoğu zaman meselenin özü kaybolmakta; tecrübeli akademisyen dış politika uzmanlarının da katıldığı bu tartışmalarda konu, tuhaf bir şekilde, kahvehane sohbetlerinde olduğu gibi, ‘’Amerika batacak mı, batmayacak mı?’’ sorusuna cevap aramaya dönüşmektedir

MESELE AMERİKA BATACAK MI BATMAYACAK MI MESELESİ DEĞİL

Önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi, içinde bulunduğumuz süreç ile ilgili olarak asıl tartışılması gereken hususlar şunlardır:

Birincisi, Amerika’da, aylardır, bu ülkenin ‘’İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu ve liderliğini yaptığı liberal ekonomiyi esas alan uluslararası düzen sürdürülebilecek midir; yoksa, Çin odaklı yeni bir dünya düzeni mi kurulacaktır?’’ konusu gündemdedir ve yetkili uzmanlar tarafından bu konu öncelikle tartışılmaktadır.

Trump’ın uyguladığı korumacı ekonomi politikaları ve korona virüs etkisiyle, Amerika’nın ortaya çıkan zafiyetleri nedeni ile bu tartışmalar, Amerika’da ivme kazanmıştır.

İkincisi; gündemdeki asıl mesele, yeni jeopolitik dengeler kuruluncaya kadar sürecek güç mücadelesinin ortaya çıkaracağı risklerle dolu kaotik süreci; bu sürecin sonunda kurulacak yeni dünya düzeninin liderliğini yine Amerika’nın mı yoksa Çin’nin mi yapacağını kavrama meselesidir.

Bu değişimin Türkiye’yi nasıl etkileyebileceğini, hangi tehditleri ve fırsatları beraberinde getirebileceğini tahmin edebilmek, bu konuda hazırlıklı olabilmek için gereklidir.

Yeni dünya düzeninin liderlik koltuğuna Çin’in oturması durumunda, bunun dünya ve Türkiye için daha hayırlı mı, yoksa daha kötü mü olacağını anlamak için gayret gösterilmelidir.

Üçüncüsü, Amerika’da, korumacı ekonomi modelini tercih eden Trump ile küreselciler arasında şiddetli bir rekabet sürmektedir. Küreselciler, korumacı Trump’ı, uyguladığı bu ekonomi politikası nedeni ile, tehdit olarak değerlendirmektedir.

Siyahi Floyd’un öldürülmesi, bu rekabeti yeni bir boyuta taşımıştır. Küreselciler devam eden kalkışmayı da kullanarak, Trump’ı devirmek veya seçimlerden önce zayıflatmak istemektedir.

Dördüncüsü, Amerika’da gelişen bu başkaldırı, Amerikan seçimini, bu ülkenin ve dünyanın geleceğini, yeniden kurulması gündemde olan dünya düzenini ve doğal olarak Türkiye’yi de derinden etkileyecektir.

İşte, asıl tartışılması gereken hususlar bunlardır.

Bu süreçte, bilimsel hiçbir veriye dayanmadan, Amerika’nın batmasının söz konusu edilmesi ise akla ziyandır…

ALMANYA YENİDÜNYA DÜZENİNE UYUM SAĞLAMAK, EKSENİNİ ÇİN’E ÇEVİRMEK Mİ İSTİYOR

Bu yazının kaleme alındığı süreçte, Amerikan askerlerinin Almanya’dan çekilme kararını tenkit eden ve Amerika ile ilişkilerin karmaşık olduğunu vurgulayan   Alman Dışişleri Bakanı Halko Maas’ın. ‘’ Çin gelecekteki süper güç, Çin Almanya’nın en büyük ticari partneri, Pekin ile diyaloğu sadece ekonomik ve ticari konularla sınırlandırmamalıyız. Kendi değerlerimizi korumamız için ortak Avrupa stratejisine ihtiyacımız var’’ beyanatı, yeni bir dünya düzeninin zaten kurulmakta olduğunun işaretlerini vermektedir. Alman Dışişleri bakanı Maas, Amerika’ya, eğer askerlerinizi çekerseniz, biz de ilişkilerimizi gözden geçirir, eksenimizi Çin’e doğru çeviririz mesajını iletmektedir.

Bu gidişle, Atlantik yapısının bir parçası olan Avrupa’nın bazı ülkeleri, yeni jeopolitik gerçeklere uyum sağlamak için Amerika’yı daha da yalnızlaştırabilecektir.

SON SÖZ:

Amerika’da yaşanan ve bu ülkenin geleceğini etkileyecek süreç ile ilgili olarak yazdıklarım, bu ülkede yaşayan, Amerikalıdan çok Amerikancı bazı Türkleri rahatsız etti. Ben de onlara Amerika hakkındaki rakamsal değerlerle cevap vermeyi uygun buldum.

Amerika’nın;
Ulusal borcu: 26 trilyon dolar.

Kişi başına düşen ulusal borcu:78.6 bin dolar.

Vergi ödeyen kişi başına ulusal borcu: 208.7 bin dolar.

Federal borcun gayri safi hasılaya oranı yüzde: 130.5

Toplam borcu: 77.5 trilyon dolar

Ticaret açığı: 833 milyar dolar

Çin ile ticarette açığı: 315 milyar dolar

İşsiz sayısı: 33.6 milyon kişi

Yoksullarının sayısı: 36 milyon kişi

Sigortası olmayanlarının sayısı: 28.2 milyon kişi

Milyonerlerinin sayısı 18 milyon kişi (Kaynak: US Debt Clock.org)

Amerika hasta adam mı değil mi? Ona da siz karar verin.

Nejat Eslen

Odatv.com

<br/>

2,293 Bu habere tepkiniz:

Kaynak: OdaTV