BU MAÇ BİTTİ! ÖNÜMÜZDEKİ MAÇLARA BAKALIM! SENDİKALAR – DERNEKLER VE ÇALIŞANLAR…

Değerli Okurlarım;

Yine yeni bir hafta ve yine kayda değer bir gelişme yok. Ancak son günlerde hepimizin takip ettiği üzere aşı ile ilgili güzel gelişmeler yaşanıyor. Pandemi döneminin bitmesi ancak tüm dünya ülkelerinin beklediği aşı ile mümkün görünüyor. Malum sürecin tam olarak bitip, her şeyin normal seyrine dönmesi ile ilgili en yakın 2022 yılı olarak tahmin yürütüllüyor. Bu süre, hepimizin umutla beklediği aşılanma sonucunda daha erken tarihe inebilir.

Aşının bulunması kadar, bu aşının dağıtımı da çok önemli. Dağıtım ve aşının tüm dünyadaki ülkelere; o ülkelerin vatandaşlarına ulaşması ve tabii ki uygulama aşaması bayağı bir süreç alacak gibi görünüyor. Umar ve dilerim ki; bu süreç bir an önce biter ve tüm insanoğlu normal hayatına döner.

Mevcut olan bu süreçten nasibini almayan tek bir sektör yok gibi… Tabii ki bunların en başında havacılık sektörümüz geliyor. Bu süreç henüz bitmemiş olsa da; mevcut durumda havayolları ve havalimanları da boyutuna göre nasibini aldı diyebiliriz. Uçaklar yerde, havalimanları ise sessiz bir şekilde bekliyor.  Havayollarının ve havalimanlarımızın uzun süredir yaşadığı mevcut dönemde çalışanların mağduriyeti tartışılamaz…

“Havacılık” konulu haber akışı dışına çıkmamaya gayret eden ve yayın politikasını genel olarak havacılık sektörü çalışanları üzerine kuran Airlinehaber olarak yeni gelişmeleri sizlere sunmaya ve havacılık haberleri konularını birlikte değerlendirmeye devam edeceğiz.

Şüphesizdir ki; mevcut düzenden en azından eski düzenimize geçebilmenin zorluklarını da yine birlikte yaşayacağız. Eski düzenimize dönmemiz mutlaka çok zaman alacak olsa da; başarılı olmak zorundayız.

Bu arada,  bazı okurlarımızın yerde bekleyen uçaklarımız ile ilgili şüphelerini yersiz bulmaktayım. Geçen hafta yazdığımız bilgilendirme yazısında uçaklarımızın uçmaması ve havacılık terimi ile “ground” edilmesi ilk defa rastlanılan bir olay değil ki… Bu süreçte uçakların bakımlarının yapılıp yapılmadığına yönelik şüpheler, STOKAJ konulu bilgilendirme yazımızdan sonra açıklığa kavuşmuş olmalı diye düşünüyorum.

Kısaca; meslek hayatımda birçok kere stokaj işlemi yapmış biri olarak bu işlemin deneyimli uçak teknisyenleri tarafından eksiksiz yapıldığına ve yapılacağına eminim.

Tabii ki; çalışanların yanında yer alan ve her zaman yer almaya devam edecek olan haber siteniz Airlinehaber olarak, pandemi sürecinin en çok etkilediği ve birçok mağduriyetlerin yaşandığı bu süreç sonucunda sektördeki çalışanlarımızın yaşadıkları bu mağduriyetlerin giderilebilmesi için elimizden gelen desteği devam ettireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Değerli Arkadaşlar;

Bildiğiniz üzere pandemi döneminde 65 yaş üstü kısıtlamalar nedeniyle evden çok nadir olarak çıktım. Evden çıkamayınca kütüphanemde ne var ne yok okumaya vaktim oldu. Bu kitapları okurken, liderlik ve performans üzerine dünyanın en önemli uzmanlarından biri olan Robin Sharma tarafından yazılmış bir kitapta, âdeta siz çalışanlar için yazılmış bir cümle dikkatimi çekti.  Argo tabiri ile bu cümle bana göre “cuk” diye oturmuş.

İŞTE O SÖZLER:

“En büyük risk; risk almamaktır.”

“Evren cesur olanın yanındadır.”

“Vermek almak sürecini başlatır.”

Sözlerinden siz çalışanlar için seçtiğim ve son zamanlardaki mağduriyet sürecinin bitebilmesi için önemli bir görüşü de ayrıca çok beğendim.

“Yarını iyileştirmenin tek yolu, bugün neyi yanlış yaptığınızı bilmektir.”

İşte bu söz, çalışanların bundan sonraki süreçte değerlendirmeleri gereken önemli bir ipucudur.

Bu sözü okuduğumda aklıma siz değerli havacılık sektörü çalışanları geldi. Gerçekten de yaşanan mağduriyetler neden yaşandı? Bu mağduriyetlerin minimum düzeyde kalması için seçtiğiniz dernek ve sendikalarınızı çalıştırabildiniz mi?

İşvereni değiştiremiyorsanız, sizi temsil etmekle yükümlü sendikaları ve dernekleri yeni dönemde değiştirebilecek veya çalıştırabilecek misiniz?

Robin Sharma’nın dediği gibi bu dönemde neyi yanlış yaptığınızı görebildiniz mi?

Sizlerin seçtiği ve işveren ile karşılıklı görüşüp olası mağduriyetlerin çözümü için görev yapması gereken, çalışma hayatımızın bir bacağı olan bu kurumlarınız görevini yaptı mı? Veya yaptırtabildiniz mi?

Bunları neden yazma gereği duydum?

Pandemi süreci bir şekilde mutlaka bitecek ve sizler yine işveren ile karşı karşıya geleceksiniz. Bakalım sizlerin seçtiği kurumlar, yeni dönemde de aynı strateji ile Toplu İş Sözleşmesi sürecini sürdürürlerse mağlubiyet kesin gibi görünüyor. Yaşanan bu mağlubiyetten sonra yine aynı yönetimlerle devam mı edeceksiniz? Yoksa mağlup olan yönetimleri değiştirme yoluna mı gideceksiniz?  Bu süreçleri de inşallah birlikte yaşayacağız.

Hava-İş Sendikası Genel Kurulu Kasım 2021’de yapılacak. Hava-İş’in mevcut tüzüğü gereği 4 yılda bir genel kurul yapılıyor. THY Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri ise 1 Ocak 2022 tarihinde başlayacak. Kısaca, Hava-İş Sendikası Genel Kurul toplantısından bir yıl sonra THY Toplu İş Sözleşmesi dönemi başlıyor. Sizlerin bu arada beğenmediğiniz yönetimleri değiştirebilme şansınız var. Bu şansınızı ya değerlendirirsiniz, ya da aynen devam edersiniz.

Sendikacılıktan ziyade kooperatif yönetimi olarak tanıdığım Hava-İş yönetimini veya sendikayı değiştirebilmeniz mümkün. Tabii ki bu kolay olmayacak ama gelecek yıllarınız için bu değişiklik bana şart gibi geliyor. Çünkü Hava-İş’e alternatif olabilecek HAVA – SEN şansınız var.  Kasım 2021’e kadar (bir yıl kaldı) değiştirdiniz veya değiştiremediniz. İş biter! Aynı acemi ve sıradan kadrolarla sonuç belli…

Özçelik – İş Sendikası ile ise 2021 yılının mart ayında yetki başvurusu yapılıp nisan ayı ortalarında veya mayıs ayında yeni Toplu İş Sözleşmesi süreci başlayacak. Zaman çok az…

Bu arada Özçelik – İş Sendikası ile şube yönetimi arasındaki ihtilaf devam etmekte.  Bir nevi Osmanlı İmparatorluğu döneminde yeniçerilerin kazan kaldırması gibi bir durum söz konusu. (Bildiğiniz üzere Osmanlı’da kazan kaldırma isyan olarak kabul edilmişti. Sonunda II. Mahmut zamanında yeniçeri ocağı kapatılmıştı)

Bu benzetmeye benzer bir gelişme THY Teknik A.Ş.’de yaşanıyor gibi… Özçelik – İş Sendikası’nın şubelerinden sadece biri olan THY Teknik A.Ş.’deki şube, genel merkez yönetimine karşı kazan kaldırmış durumda. Bakalım ne olacak?

 Aslında bana soracak olursanız, THY Teknik A.Ş.’de yetkili sendika Özçelik – İş olduğundan THY Teknik A.Ş yönetiminin muhatabı Özçelik – İş Sendikası Genel Merkezi’dir.

Bu nedenle şubenin istifa etmemesini, ben Özçelik – İş Sendikası Genel Merkezi’ne yönelik kazan kaldırma olarak anlıyorum.

Bu işte bir saçmalık var. Özçelik – İş Sendikası Genel Merkezi, THY’ye “Şubeyi iptal ediyorum ve bu şube yönetimi beni temsil etmiyor. İşyerlerine sokmayın!” dese THY Yönetimi, şubenin profesyonel yönetimini işyerlerine bile sokturmayabilir.

Veya Özçelik – İş Sendikası Genel Merkezi, THY Teknik A.Ş. yönetimini arar ve “Şubeyi iptal ediyorum. Şube yerine benim seçtiğim ve isimlerini sizlere yollayacağım temsilcilerimle görevimi sürdürmek istiyorum.” dese yine THY Teknik A.Ş. bir şey diyemez. Kısaca top genel merkezde… İlginç, sonucu belli ve tamamen kişisel bir sürtüşme yaşanıyor.

Toplu İş Sözleşmesi dönemi 2021’nin mart ayında yetki başvurusu ile başlayacağından; çok az süre kalmış durumda. Çalışanları sizlerin iç kavgası hiç ilgilendirmez! Bu kavgadan çalışanlara fayda yok ki! Bu sizin kendi sorununuz!

Adeta çocuk gibi kavga ediyorlar. Hani çocuklar kavga ettiğinde baba devreye girip “Ne yapıyorsunuz!” diye sert çıkıştığında, çocuklar korkudan “Baba ben yapmadım, o yaptı” derler ya; işte aynı böyle çocukça bir eylem ile karşı karşıyayız. Bence hem Özçelik – İş Sendikası Genel Merkezi, hem de şubesinin tam olarak görevini yaptığı söylenemez.  Belki de Hava – İş‘in pandemi süreci ile ilgili yapılan protokolü kuzu kuzu imzalaması da kötü örnek de olmuş olabilir.

Kısaca koyun can derdinde kasap et derdinde…

Şube, şimdi diyor ki; biz bu protokolü imzalamazdık. Özçelik – İş Genel Merkezi de şubenin kendilerine “İmzalamaktan başka çözüm yok!” dediğini savunuyor.
İmzayı şube yönetimi atacak değil ya… Yetki genel merkezde… Genel merkezin imzalamasından sonra şube eğer imzaya karşı ise; yapılması gereken şube yönetimi olarak birlikte istifa etmektir. Genel Merkez ile şubenin anlaşamamasının ceremesini çalışanlar çekecek değil ya…

Toplu İş Sözleşmesi’ne çok az kalmışken; kazan kaldırma da neyin nesi oluyor? Sizler çalışanları mı düşüneceksiniz, yoksa iktidar savaşı mı yapacaksınız?

Bırakın kişisel masa kavgalarını da önce pandemi dönemindeki mağduriyetleri çözüp, sonra Toplu İş Sözleşmesi’ne yönelik çalışmalar yürütün! Bu millet size kavga edin diye değil, bizi savunun diye aidat ödüyor.

Az kaldı unutuyordum…

Hakikaten bu THY’de örgütlenmiş olan, işveren ve sendika ile görüşebilme olanağı bulunan dernekler ne yaptı?

TALPA birkaç girişim yaptıysa da; yeterli olmadı veya olamadı. TALPA dışındaki dernekler ise evcilik oynadı diyebilirim.

Sakın ola ki; bana “Dernek ne yapabilirdi ki?” demeyin… Öyle bir kelam ederseniz sizlere daha önce yine dernek olarak yapılan ve defalarca yazdığım girişimleri ve başarılı neticelerini tekrar hatırlatma gereği duyarım.

Benim görüşüm bu tür durumlarda dernek yönetimlerinin daha güçlü hamleler yapabildiği yönündedir. Çünkü üstlerinde amir yok. Konfederasyonlar yok. Tamamen bağımsızlar… Bu işlerde sadece yürek yeterli oluyor. 

İsterlerse Cumhurbaşkanlığı makamına kadar görüşme isteği yaparlar. Cumhurbaşkanı veya hükümet yetkilileri ile görüşür veya görüşmez; bu onların bileceği bir durum. Ancak yazılı olarak ileteceğiniz sorunları mutlaka okuyacak ve kuvvetle ihtimal cevap vereceklerdir.

Bakın size örnek vereyim:

Atlas Global’in iflası nedeniyle yaşanan süreci biliyorsunuz. Birçok mağdur, aslanlar gibi savaşıyor.

Geçen hafta haberini yaptığım AZAP ( Atlas Zedeler Adalet Platformu) tüm milletvekillerine sorunlarını anlatıp, yardım istediler. Sonuç çıkar veya çıkmaz. Burada önemli olan AZAP’cıların hak arayışlarındaki ısrarcılık… Ceplerinde beş kuruşları yokken, kendi başlarına mücadeleyi gittikçe büyütüyorlar.  Bizim dernekler ve sendikalar, bu platform kadar bile olamadılar. …

Onlara bakıp utanın yahu!

Medeni cesaretiniz de mi yok? Şimdi sendikacılar veya dernek yönetimleri, “Aman ya Sefa Bey atıp duruyorsun. Cumhurbaşkanının devreye girdiği bir ortamda ben imzalamam nasıl dersiniz?” diyebilirler.

Nasıl mı?

Bakarsınız duruma; imza atma durumunda kalınmış ve siz karşı mısınız? İşte o zaman,  “Sayın Cumhurbaşkanım veya bakanım ben şu an itibarı ile sendika yöneticiliğinden istifa ediyorum. Bu nedenle benim imzalamama gerek yok” dersiniz.

“İnşallah bu süreç sonunda başarılı olunur” diyerek kibarca Cumhurbaşkanı’ndan veya Cumhurbaşkanı tarafından yollanmış yöneticiden müsaade ister çıkar gidersin.

Aksi takdirde “Ben imzalamadım, onlar imzaladı.” tezi boş olur.

İşte ancak o zaman temsil ettiğiniz çalışanlara “Ben imzalamadım!” diyebilirsiniz.

Sonuç olarak kurşuna dizilecek değilsiniz ya…

Kaynak: Airline Haber