Bağışıklık sisteminin ve kalp hastalıklarının savaşçısı; Omega 3 Yağ asitleri (DHA+EPA) – Gıda Dedektifi

COVID-19 salgını kapsamında bağışıklığımızı arttıracak

bileşenlere yönelik araştırmalara Omega-3 ile devam ediyoruz. En bilinen
doymamış yağlardan olan Omega-3 aslında EHA ve DHA olarak bilinen yağ
asitlerinin genel ismidir. Aslında uzun isimleriyle Docosa Hexaenoic Acid ve
Eicosa Pantaenoic Acid şeklinde telaffuzları olan bu yağ asitlerinin insan
sağlığı ve bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri birçok bilimsel
çalışmada ortaya konmuştur. EPA ve DHA tüketiminin özellikle prostat, göğüs,
akciğer ve bağırsak kanserlerinin önlenmesinde, kardiyovasküler hastalıklar,
hipertansiyon, romatoid artrit, osteoporoz, diyabet, astım, Alzheimer, depresyon
ve şizofreni gibi hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde önemli etkiye sahip
olduğu bilinmektedir. Keza yine bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve erken
dönemde zeka gelişimi yönünde de olumlu etkileri olduğu da ortaya konmaktadır.

Omega-3 yağ asitlerinin bu etkilere bağlı önemi ilk defa
Grönland Eskimoları üzerinde yapılan araştırmalarla ortaya konmuş. Geleneksel
gıdalar yüksek oranda yağ içermesine rağmen Eskimoların neredeyse kalp-damar
hastalıklarına hiç yakalanmadıkları görülüyor. Bunun üzerine yapılan
araştırmalarda Eskimoların yüksek oranda DHA ve EPA içeren balıkları
tükettikleri tespit ediliyor ve bu yönde çalışmalar başlıyor. 1966 ila 1999
yılları arasında yapılan kapsamlı bir araştırmada günde 40 ila 60 gr. balık
tüketen gruplarda kalp-damar hastalıklarının önemli oranda azaldığı tespit
ediliyor. Keza yine 2001 yılında yapılan bir araştırmada günde 850 mg. Omega-3
tüketen kişilerde ölüm oranı ve miyokardiyal enfarktüs yani kalp krizi geçirme
riski azalıyor. Yine konuyla ilgili olarak 84 bin kadın üzerinde tam 16 yıl
sürdürülen bir çalışmada haftada bir öğün balık tüketen kadınlarda
kardiyovasküler hastalıklardan ölüm oranı, ayda bir öğün tüketenlere göre %29
ila %34 daha az olarak rapor ediliyor.

10.28955-alinterizbd.319437-396236

Omega-3 yağ asitlerinin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkilerinin bulunduğu biliniyor. DHA ve EPA’nın bağışıklık sisteminin hücrelerini patojen bakterilere, virüslere, mantarlara, yabancı dokulara ve tümörlere karşı koruyan, antijenlere karşı antikor üreten organizmaya zarar veren maddeleri ortadan kaldıran kısacası bağılıklık sistemini hastalıklara karşı dirençli hale getiren etkileri ispatlanmıştır. Bu haliyle gerek kalp hastalıkları ve gerekse bağışıklık sistemi üzerinde etkileri uzun süreli çalışmalarda kanıtlanmış olan Omega-3 tüketiminin balıklar başta olmak üzere düzenli alımı büyük önem taşımaktadır.

İlk olarak EPA’yı yüksek oranda içeren balık türlerine bakacağız. Turkomp’tan aldığımız verilere göre 100 gr. Hamsi 1716 mg. EPA içermektedir. Bu oran diğer balıklarla karşılaştırıldığında çok yüksek bir değer olarak öne çıkıyor. Yine yüksek oranda içeren 2. tür olarak; Palamut dikkat çekiyor. 100 gr. Palamutta 1017 mg. EPA bulunurken, Tirsi 800 mg. EPA içeren 3. balık türü olarak dikkat çekiyor. Bunların yanısıra Lüfer, İstavrit ve Barbun türleri de yine 500 mg. ve üzeri EPA içeren çeşitler olarak öne çıkıyor.

Gelelim özellikle gelişmekte olan bebek ve çocukların beyin, retina ve sinir sistemi üzerinde olumlu etkileri olan DHA’ya. DHA açısından balıkların çok daha zengin içerikte olduğunu söyleyelim. Bu haliyle; 100 gr. Tirsi 2667 mg. DHA içerirken, Palamut 2555 mg. ve Hamsi ise 2143 mg. DHA içeriğiyle öne çıkmaktadır. Bu üç balık çeşidinin yanısıra Lüfer, İstavrit, Zargana da 1000 mg. ve üzerinde DHA içeren balık türleri olarak dikkat çekiyor. #NeYediğiniziBilin

Kaynak: Gıda Dedektifi