Aşıya karşı neden hala mesafeliyiz? Sebebi bunlardan biri olabilir!

class=”cf”>Dünyayı tehdit eden covid-19 salgınına karşı aşılar bir umut olmaya devam ediyor. Her ne kadar ülkelere göre kullanılan aşılar farklılık gösterse de küresel olarak salgının ötesinde bir sorunumuz daha var gibi görünüyor: Aşı kararsızlığı!

Bu kararsızlığın elbette tek bir nedene bağlamamız mümkün değil. Başından beri ülkemizde kullanılan CoronaVac aşısına karşı özellikle sosyal medyada sıklıkla karşılaştığımız komplo teorileri aşı kararsızlığının en büyük etkenlerinden biri. Ancak göz ardı edilen önemli bir diğer noktanın iğne fobisi olabileceği aklınıza gelir miydi? Amerikan Psikiyatri Birliği Başkanı Jeffrey Geller, bu korkunun aşıdan kaçmak için yeterli bir neden olduğuna dikkat çekiyor. Geller, “Hatta bazılarının daha önce deneyimledikleri bayılmanın verdiği korku bile fobiyi tetikleyici bir durum olabilir” diyor.

İğne fobisiyle birlikte sosyal medyada ve haberlerde kullanılan aşı görselleri de korku oluşmasına sebep olabiliyor. Halk sağlığıyla ilgili haberlerde, iğnelerin veya şırıngaların boyutunu abartan görsellerden kaçınılması gerektiğini söyleyen Geller, aslında covid aşılarının küçük bir şırınga ve iğneden ibaret olduğuna da dikkat çekiyor.

class=”cf”>

İğne fobisine yönelik bu süreçte ne gibi iyileştirmelere gidilebileceğini, CoronaVac aşısının toplumda başka hangi ön yargılara sebep olabileceğini ve komplo teorilerinin aslını uzmanlar hurriyet.com.tr için değerlendirdi.

İğne fobisi (tripanofobi) olan kişilerin kan verme ve aşı olma gibi durumların sonucunda meydana gelen kan basıncı ve kalp atışındaki artışın hemen akabinde ani bir düşüş yaşayabileceklerini söyleyen Psikiyatrist Doç. Dr. Şenol Turan, bu sorunun bayılmayla sonuçlanabileceğine dikkat çekiyor. Turan, aynı zamanda bu kaygının mutlaka tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizerek, terapilerle iyileşmenin mümkün olduğunu ifade ediyor.

class=”cf”>

Tüm dünya koronavirüse karşı aşılama sürecine girdi. Fakat iğneden korkan kişiler aşı olmakta tereddüt ediyor. İğne korkusunun altında yatan sebepler neler? İnsanlar neden böyle bir korku yaşıyor?

Doç. Dr. Şenol Turan: Bebeklerin ve çocukların çeşitli hastalıklardan korunmaları için yaşamlarının farklı dönemlerinde aşılanmaları gerektiği düşünüldüğünde, iğne olma gereksinimi doğduğumuz andan itibaren hayatımızda hep bulunmaktadır. Bu aşılanma süreçlerinde çocukların yaşadıkları olumsuz örseleyici deneyimler ya da başkalarının iğneden korkma deneyimlerine şahit olmaları veya kalıtsal özellikler bu fobinin altında yatan nedenler olabilir.

İğne fobisi kendi başına aşılabilir mi? Yetişkinlerde iğne korkusunu yenmenin yolları neler?

Doç. Dr. Şenol Turan: İğne fobisinin kendiliğinden düzelme potansiyeli olduğu söylenebilirse de çoğu kişide bir profesyonel yardımının gerektiği bilinmelidir. Mevcut şartlarda tedavi açısından en yüz güldürücü sonuçların alındığı hastalıklardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Alıştırma (exposure) uygulamalarını içeren bilişsel davranışçı tedaviler oldukça etkilidir. Bu terapilerle kişi aşamalı olarak iğne uygulamasına alıştırılmakta ve korkusunun bu yolla ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

İğne fobisi aşı kararsızlığının sadece nedenlerinden biriydi. İşin psikolojik boyutunun yanında bir de çalışmaların yeterli olduğunu düşünmeyen bir kitlenin aklındaki sorular var. Bu soruları Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer ile değerlendirdik.

Aşının türü ne olursa olsun tüm dünyada her zaman kararsız olan ya da aşı yaptırmayı tamamen reddeden bir grubun her zaman olduğunu söyleyen Uzmanı Dr. Songül Özer, koronavirüs aşısında kararsız olanların sayısının tüm dünyada beklenenden biraz daha fazla olduğuna dikkat çekiyor: “Aslında 1 yıl önce tüm dünyada bir anda beklemediğimiz bir hastalıkla karşılaştık. Bu bile yeterince şok yarattı. Hastalık, tüm insanların beklediğinin çok üstünde bir rakama ulaştı. Bu da şokun devam etmesine neden oldu.”

class=”cf”>

Özer, kafa karışıklığının sebebini ayrıca aşının hızlıca üretilmiş olmasına bağlıyor. Pandemi ile mücadelede 1’nci, 2’nci ve 3’ncü fazın yani aşılması gereken basamakların hepsinin aşılamadan yani bütün fazlar tamamlanmadan aşının piyasaya sürülmüş olması kişilerin tedirginliğini ve kafalarındaki karışıklığı biraz daha artırdığını ekleyerek, “İnsanlar ‘Ben denek olmak istemiyorum, bütün çalışmalarını tamamlamamış bir aşıyı vücuduma almak istemiyorum’ diyen insanların sayısı oldukça fazla. Bu da kafa karışıklığının ve aşı reddinin en önemli nedenlerinden biri” diyor.

İnsanlar komplo teorilerine inanmaya neden meyilli?

Uzman Dr. Songül Özer: Bunun en önemli nedenlerinden biri, bilmedikleri ya da daha önce duymadıkları tekniklerle aşı yapılmasıdır. Yani mRNA tekniği daha önce hiç duyulmamış bir aşı tekniği. Bu yöntem insanlara çok fazla bilimsel geldi. İnsanlar genlerle oynandığını düşünüyor. Evet virüsün geni üzerinde çalışıyorlar. O nükleik asit yapısındaki bir bölümün değişikliğe uğratılması ile virüs zayıflatılmaya çalışılıyor ve bu şekilde insanlara veriliyor. Fakat bu açıklama gerçekten bilim kurgu filmlerindeki senaryoları birçok insanın aklına getirebilir. Aslında insanların genetiği ile değil virüsün genetiği ile oynandı. Virüsün genetiği ile bu kadar rahat oynanabiliyorsa acaba insanlar ‘Acaba benim vücuduma bu aşı ile birlikte o genetikle oynanmışken başka şeyler de yapılmadı mı?’ düşüncesi oluştu.

Aşı kararsızlığı Türkiye ve dünyada aşı olma oranlarını nasıl etkiliyor?

Uzmanı Dr. Songül Özer: Aşıya tamamen karşı olan ve asla yaptırmayacağını söyleyen birçok ülke var. Aslında Avrupa Birliği üyesi ülkelere baktığımızda daha kültürlü ve daha doğru kaynaklardan veri alabileceğine inandığımız toplumlar diye düşünüyoruz, onların aşılanma oranlarının çok daha hızlı olmasını beklerdik. Fakat bu beklenti, Fransa’da, İspanya’da ve özellikle İtalya’da son derece düşük kaldı. Halkın büyük bir kısmı aşı yaptırmak istemiyor. Çünkü kafaları karışık. Ayrıca birçok insan istediği marka aşıyı ülkesinin getirmediğini, tedarik etme konusunda kendilerine yardımcı olmadığını söylüyor. Örneğin “Ben Türkiye’de yaşıyorum, Oxford’un veya Astra Zeneca’nın aşısını olmak istiyorum ama Türkiye’de sadece Sinovac var. Beklediğim aşı gelene kadar aşı olmayacağım” diyen çok ciddi bir kitle var.

Aşıya karşı neden hala mesafeliyiz Sebebi bunlardan biri olabilir

MUTASYONLAR AŞI KARARSIZLIĞI YARATIYOR

Uzmanı Dr. Songül Özer: İtalya, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde bu hastalığın da abartıldığını düşünen insanlar var. Dünyada bu kadar çok insan hayatını kaybederken, öte yandan “Gerçekten beklendiği ve duyurulduğu kadar korkutucu bir hastalık değil, ben aşı olmasam da bu hastalıktan korunabilirim” diyen bir kitlenin varlığından bahsedebiliriz. Şu da çok önemli; kararsızlık aşılanma oranlarını çok ciddi şekilde etkiliyor çünkü mutasyonlar var. Gerçekten beklediğimizden çok hızla mutasyonlar gelişti. İngiltere, ardından Brezilya, Güney Afrika mutasyonu derken insanlar aşının artık etkisiz olduğuna inanmaya başladılar. “Mutasyonlara karşı acaba bu aşı beni yeterince koruyacak mı? Bu aşı yapıldığında bu mutasyonlar yoktu, gelişmemişti. Virüs yapı değiştirdi, bu nedenle bu aşıyı olsam da mutant virüslerden korunamayacağım için aşıyı olmak istemiyorum” diyen ciddi bir topluluk oluştu.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Vefik Arıca ise CoronaVac aşısına olan güvensizliğin nedenini 4 maddeyle açıklıyor:

1- Çin aşısı olması

Çin den gelen her şey bozuk veya sahte imiş gibi algılanıyor. Aslında burada asıl olan üretilen teknoloji ve tüm dünyada aşı üretim basamaklarının aynı olması. Bunu Türkiye olarak araç veya otomobil alacakmışız gibi uyarlıyoruz. Sanki Almanya veya Japonya da üretilen araç en sağlamı, Çin den gelen araç biraz alt düzey gibi uyarlıyoruz ama asıl olanın üretilen teknoloji olduğunu bilmeliyiz. Şu an ilk olarak Çin de üretilen inaktif aşı önümüzdeki aylardan itibaren Türkiye, Almanya, ABD, İngiltere gibi ülkelerde de üretime geçecek. Almanya da üretile Biontech mRNA aşısı da çok yakın zamanda Çin, ABD, İngiltere ve Türkiye de son faz çalışmalar bittikten sonra üretilebilecek. Aşılar bu nedenle önemli.

2- Dış ülkelere güvensizlik

Sanki ülkemizde üretilmeyen bir ilaç veya aşı bize yapılan veya kurulan bir komplo var mı diye şüpheci gözlerle bakıyoruz. Evet, haklıyız tarihimize baktığımızda Çin, ABD, İngiltere gibi ülkeler hep Türkiye topraklarına göz dikmiş ve hep ülkemiz üzerine değişik oyunlar oynamışlardır ancak bu yaşanılan pandeminin sadece ülkemizi değil tüm dünyayı hatta Avrupa’yı daha da çok etki altına aldığını hepimiz görüyoruz. Bu nedenle aşı üretimi ve teknolojisini tarihimize uyarlamamalıyız.

3- Aşıya olan genel ön yargı

CoronaVac aşısına direkt değil aşıya karşı bir ön yargı var, bunu Merkezi otorite ve biz bilim insanları kafadaki tereddütlere ve sorulara cevap vererek çok rahatlıkla kırabiliriz.

4- Yerli aşının olmaması

Neden Çin’den alıyoruz da aşı çeşitliliği ülkemizde yok? Tabii ki bu sorunun cevabı merkezi otorite ve cevabı da basit görüşmeler devam ediyor ve alabileceği çok sayıda aşı ve çok sayıda firma ile sadece ülkemiz değil tüm dünya uğraş vermektedir.

Türkiye’de aşı karşıtlığı %2 civarında, ebeveynler çocuklarına aşı yaptırmaya karşı ve bu nedenle ülkemizde 40 bin çocuk halen aşısız. Asıl sorun aşı tereddütü ve halkın kafasındaki bazı soruları Merkezi otorite ve biz bilim insanları tarafından yeterli ve tatmin edici cevaplar verdikten sonra aslında bu %2’lik aşı karşıtı grup dışında çoğu kişinin aşı için tereddüt yaşamadan aşı olabileceği yönündedir.

Aşıya karşı neden hala mesafeliyiz Sebebi bunlardan biri olabilir

İstanbul’da aşılama sürecindeki 65 yaş ve üstü vatandaşların birçoğu hala aşı kararsızlığı yaşıyor. Aşıya karşı çekimser kalanların iknasında nasıl bir yol izlenmeli?

Prof Dr. Vefik Arıca: Özellikle 3 metropol ilimizde 65 yaş üzeri vatandaşlar aşı karasızlığı yaşıyor. Türkiye’de genel nüfusa baktığımızda ise 65 yaş üzeri aşılama %70 civarındadır. Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında bu oranın yüksek olduğunu aslında aşı kararsızlığının bu yaş grubunda çok ta yüksek olmadığı görülmektedir. Ülkemizde 65 yaş üstü vatandaşlarımızın büyük bir kısmı aile sağlığı merkezlerinde Aile Hekimleri tarafından takip edildiğini göz önünde bulundurursak, bu süreçte bu yaş grubu için Aile Hekimlerinin büyük rolü olacağını söyleyebiliriz.

CoronaVac aşısının Faz-3 çalışmaları tamamlanmadan önce bir ön yargı sebebiydi, çalışmaların yakın zamanda tamamlanmış olması aşıya karşı bakış açısını olumlu yönde değiştirebilir mi?

Prof Dr. Vefik Arıca: CoronaVac aşısının Faz 3 çalışmasının bir kolunun Türkiye’de olması ve sonuçlanması bence en önemli olan konu bu. Faz 3 çalışma sonuçları Türkiye dahil diğer ülkelerde de ön sonuçlar açıklandı ve inaktif Coronavac aşısı bir kez daha güvenilir ve etkin olduğu açıklandı. Ülkemizde ki Faz 3 çalışma sonuçları tamda istediğimiz gibi geldi. Koronavirüs enfeksiyonundan %83.5 koruyor, yoğun bakıma yatış ve ölüm oranını sıfıra indiriyor, bence müthiş bir sonuç. Aşı da beklenilen de zaten buydu. Dolayısıyla Faz 3 çalışma sonuçlarından sonra bakış açısı olumlu yönde değişti.

Aşıya karşı neden hala mesafeliyiz Sebebi bunlardan biri olabilir

AŞI OLURKEN ACI HİSSETMEMEK İÇİN GÜLÜMSEYİN!

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, aşı sırasında gülümsemek veya yüzünü ekşitmek acının yüzde 40 daha hafif hissedilmesine yardımcı oluyor. İnsanlar genelde bu tür acılara karşı doğal olarak gözlerini kapatıp yüzünü ekşitiyor. Kaliforniya Üniversitesi’nde Psikolojik Bilimler Profesörü Sarah Pressman ve ekibi gülümsemeye benzeyen bu refleksin nedenini araştırdı.

Bunun için 231 kişinin katılımının sağlandığı bir test yapıldı. Katılımcılara salin solüsyonlu aşı yapıldı ancak enjeksiyon sırasındaki yüz ifadesini belirlemek için 4 farklı gruba ayrılan kişilerin ağızlarına bir çubuk yerleştirildi.

Birinci gruptaki (A) katılımcılardan, yüz ifadelerini nötr bırakmaları istendi.

İkinci gruptakilerden (B), sadece dudaklarını hareket ettirerek “samimi olmayan” bir gülümseme yapmaları istendi.

Üçüncü gruptaki (C) kişilerden aşı sırasında “Duchenne gülümsemesi” yapmaları istendi. Samimi gülümseme olarak nitelen bu gülümseme esnasında kişinin göz çevresindeki ve yanak kısmındaki kaslar harekete geçiyor.

Sonuncu gruptan (D) ise yüzlerini ekşitmeleri istendi.

Herkese aşı öncesinde ve sonrasındaki stres seviyeleri soruldu. Ayrıca aşıdan hemen sonra hissettikleri acıyı numaralandırmaları istendi. Altı dakika sonrasında tekrar acıya tepki vermeleri istendi.

Samimi gülümseyenler acıyı yüzde 40 daha az hissediyor

Sonuçları analiz ettikten sonra bilim insanları, aşı esnasında samimi tebessüm (C) eden ve yüzünü ekşitenlerin (D) diğerlerine göre yüzde 40 seviyesinde daha az acı hissettiği tespit ettiler. Ayrıca, enjeksiyon sırasında samimi gülenlerin, diğerlerine göre daha az stresli oldukları ortaya çıktı.

Kripto Para Piyasaları için Bigpara

Kripto Para Piyasaları için Bigpara

@media screen and (max-width:556px) {.desktop-bigpara{display: none;}.mobile-bigpara{display: inline-block;}}@media screen and (min-width:557px) {.mobile-bigpara{display: none;}.desktop-bigpara{display: inline-block;}}

Kaynak: Hürriyet